Enes bin Mâlik (r.a.)’den naklen Şeyh Ebü’l-Berekât Hibbetullah Sekatî’nin bize haber verdiği üzere, Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Receb, Allâhü Te‘âlâ’nın ayıdır. Şa’ban benim ayımdır. Ramazan benim ümmetimin ayıdır.”

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e “Yâ Resûlâllah! Receb Allâhü Te‘âlâ’nın ayıdır ne demektir?” diye sorulan suâle: “Receb Allâhü Te‘âlâ’nın ayıdır. Çünkü Receb, Hakkın mağfiretine mahsus bir aydır. Bu ayda çarpışmaya izin yoktur. Bu ayda Allâhü Te‘âlâ peygamberlerin dualarını kabul etmiştir. Yine bu ayda Allâhü Te‘âlâ evliyasını düşmanlarının elinden kurtarmıştır. Bir kimse Receb ayında oruç tutsa, Allâhü Te‘âlâ tarafından üç türlü lütuf ve inâyete mazhar olur. Bunlardan biri Allâhü Te‘âlâ onun geçmiş günahlarının tümünü mağfiret eder. İkincisi ondan sonraki hayatında da onu korur. Üçüncüsü mahşer yerinde susuzluktan emin olur.” buyurduğunda, orada bulunanlardan bir yaşlı ve pîr-i fânî ayağa kalkıp: “Ya Resûlullâh, ben Receb ayının hepsini oruç tutamam.” dediğinde: “Sen Receb ayının birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevabına kavuşursun. Çünkü sevâplar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i Şerîf’in ilk cum’a gecesinde gâfil olma ki, melekler o geceye Regâib Gecesi demişlerdir. Zira o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâ’be-i Muazzama ve etrafında toplanırlar. Allâhü Te‘âlâ onların bu toplanmalarına muttali’ oldukda, onlara hitaben: “Ey meleklerim, dilediğinizi benden isteyiniz.” buyurur. Onlar, “Yâ Rabbî, istediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir.” deyip, isteklerini arzederler. Allâhü Te‘âlâ: “Ben Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim buyurur.” dedi. (Regâib, Berât ve Kadir gecesi namazlarını cemâatle kılmak mekruhtur. Hanefi Mezhebi’ne göre nâfile namazlardan ancak teravih namazı cemâatle kılınabilir.)

Not: Bu gece kılanacak namaz, yarınki yaprakta tarif edilmiştir.

(Abdulkadir-i Geylâni (k.s.), Gunyetü’t Tâlibîn, s.272)