Bu gece pek mübârek bir gecedir. Allâhü Teâlâ’nın ilâhi ihsân ve manevî hediyelerinin diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi, samimi kalble Allah (c.c.)’a yönelenlerin affedilmelerinin çokça ümit edilmesi ve mü’mînlerin samimiyet ve arzuyla Allâhü Teâlâ’ya yönelmeleri sebebiyle bu geceye Regâib denilmiştir.”
Bu gece Resûlullâh (s.a.v.) için salat-ü selâm getirmek, O (s.a.v.)’in varlığıyla iftihâr ettiğimizin en temel göstergesidir. Ayrıca sıkıntıda olan tüm Müslümanlara duâ edilmesi tavsiye edilir.
Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki: “Receb’in ilk Cuma gecesini ihyâ edene Allâhü Teâlâ kabir azâbı yapmaz. Duâlarını kabul eder. Yalnız, yedi kimseyi affetmez ve duâlarını kabul etmez: Faiz alan veya veren, müslümanları aşağı gören, anasına babasına eziyet edip karşı gelen çocuk; müslüman olan ve şerîate, dîne uyan kocasını dinlemeyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı sanat edinenler, livâta ve zina edenler, beş vakit namazı kılmayanlar.” Yine rivâyet edildi ki: “Receb’in ilk Cuma gecesinin (Regaib’in) üçte biri geçince, bütün melekler Receb ayında oruç tutanlar için istiğfâr ederler.”
Regâib Gecesi pek mübârek bir gece olduğundan bu geceden gaflet etmeyerek, ibâdet ve taatle, zikir ve fikirle, tevbe ve istiğfâr ile, salât-ü selâmla, duâ ve niyâzla geçirmelidir. Günâhlarını göz önüne getirerek ve son istiğfârı imiş gibi kalb, kalıp ve dili birleştirerek gönülden tevbe ve istiğfâra devam etmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan duâların geri dönüşü yoktur” buyurmuştur. Bu gecelerden bir tanesinin de Receb’in ilk Cumâ gecesi olduğunu beyân etmiştir.
(Yâsin Yayınevi, Fazîletleriyle Gün ve Geceler, s.206-207)