“(Bir kimse Receb ayında) On dört gün oruç tutsa Allâhü Te’âlâ ona göz görmemiş ve kulak işitmemiş ve asla insanların gönlünden geçmemiş olan ni’metler verir. On beş gün oruç tutsa, Allâhü Te’âlâ kıyamet günü onu, eminler ve selâmette olanlar mevkiinde durdurur. Onun yanından geçen mukarreb melek ve peygamber: “Sana müjdeler olsun ki, sen emîn olanlardansın” diyerek geçer. Onun saâdet ve şânını tebrik ve tes’îd eder. Eminlerden olduğunu ona beyân eder.”
Bir başka rivayette, “On beş günden fazla oruç tutan için beyân olunmuş ki; bir kimse Receb’den on altı gün oruç tutsa, o kimse Allâhü Te’âlâ’yı gören ve kelâmını duyanların evvelkilerinden olur.
On yedi gün oruç tutsa, Allâhü Te’âlâ Sırattaki her milde bir, rahatlanacak bir yer yapar. O kimse o yerde rahat olur. On dokuz gün tutsa, Allâhü Te’âlâ ona Cennette İbrahim ve Dâvûd (a.s.)’ın köşkleri karşısında köşk yapar. O kimse İbrahim ve Âdem (a.s.)’a selâm verir. Onlar da ona selâm verirler.
Yirmi gün oruç tutsa, gökten bir ses, “Ey Allâh’ın kulu! Allâhü Te’âlâ senin geçmişte olan bütün günâhlarını afv ve mağfiret etti. Bundan sonra olan ömrün için iyi amele uğraş” der.” Receb-i Şerîf’e Şehrü’l-Mutahhar denmesi, Receb-i Şerif’in içinde oruç tutanları günâh ve hatâlardan temizlemesi sebebi iledir. İhlâs Sûresi’ni günde 11 defa okumak tevhîd (la ilahe illallah), istiğfar ve salevât-ı şerîfeyi ihmâl etmemek lâzımdır. Abdullah b. Zübeyr (r.a.)’den rivayet edilen bir Hadîs-i Şerîfte: “Bir kimse, Receb ayında bir Mü’mini bir sıkıntıdan kurtarsa, Allâhü Te’âlâ o kimseye Firdevs’te gözünün görebileceği yükseklikte bir saray verir. Receb’e ikrâm ve hürmet ediniz. Zîrâ Allâhü Te’âlâ da size bin çeşit kerâmetle ikrâm ve ihsân eder.” buyurulmaktadır.
(Abdulkâdir Geylânî (k.s.), Gunyetü’t-Tâlibîn, s.263-264)