Allâhü Teâlâ: “Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır” buyuruyor. (Kadir s. 2) Yani, Kadir Gecesi’ndeki âmelin, kendisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan hayırlı olduğunu beyân etmiştir.Kadir Gecesi, Ramazân-ı Şerîf’in, son on gününde aranır. Hz. Âişe (r.anhâ)’dan rivâyetle Resûlullâh (s.a.v.): “Kadir Gecesini Ramazân’ın son onunun tek sayılarında arayın” buyurmuştur. Kullar âmellerine güvenmesinler diye Allâh (c.c.), Kadir Gecesi’ni tam olarak insanlara bildirmedi. Bu durum, Allâhü Teâlâ’nın, kullarına ömür ve ecellerini bildirmemesi gibidir. Nitekim bir kimse ne zaman öleceğini bilse, dünyâ nimetlerine, lezzet ve şehvetlerine uyar, ecelim yaklaşınca, tevbe ve istiğfâr edip Râbbime ibâdetle meşgûl olurum, tevbekâr olarak vefât ederim der. Bu sebebden bu düşünceye kapılmamaları, her zaman ümit ve korku arasında bulunup, ölümden korkmaları, her an iyi amelleri arttırmağa uğraşmaları, tevbeye devam etmeleri ve âhirette Allâhü Teâlâ’nın râhmetiyle, azâbdan kurtulmaları için ne zaman ölecekleri onlara bildirilmemiştir.

Hz. Âişe (r.anhâ) buyurdu ki: “Resûlullâh (s.a.v.) bu on gündeki ibâdet ve taat hususuna, diğer günlerden daha fazla önem verirdi. Resûlullâh (s.a.v.) irtihâl edinceye kadar Ramazân’ın son on gününü itikâfta geçirdi.”

Bu fazîletli geceleri değerlendirmenin bir yolu da cemaate devam etmektir. Nebî (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Yatsı namâzında cemaatte bulunan kimseye, gecenin yarısına kadar namâz kılmış gibi sevâb vardır. Yatsı ve sabah namâzlarında cemaatte bulunan kimseye ise, bütün gece namâz kılmış gibi sevâb vardır.” (Tirmizî)

“İnsanlar yatsı namâzı ile sabah namâzındaki fazîlet ve sevâbı bilselerdi, emekleyerek bile olsa mutlaka camiye, cemaate gelirlerdi” buyurmuşlardır.(Buhâri)

(Hz. Abdulkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu’t-Tâlibîn, s.305)

Bir Yorum Bırak