Oruç lûgatte, bir şeyden uzak durmak, herhangi bir şeye

karşı kendini tutmaktır. Istılâhta ise, fecrin doğuşundan

güneşin batmasına kadar orucu bozan her şeyden korun-

maktır. Ramazan orucunun delîli Kitap, Sünnet ve İcma-ı

ümmet ile sâbittir. Kitaptan delîl, Kur’ân-ı Kerîm’in şu Âyet-i

Kerîmesi’dir: “Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğ-

runun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delîlleri ola-

rak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan

ayında hazır bulunanlar, onda oruç tutsun. Kim o anda

hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca)

başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık is-

ter, zorluk istemez…” (Bakara s. 185)

Sünnetten delîl de Peygamberimiz (s.a.v.)’in şu hadîs-i

şerifidir:

“Ramazan ayı öyle bir aydır ki Allah (c.c.), o ayda

oruç tutmanızı emretti. Ben de size gece ibâdetini sün-

net kıldım. Her kim inanarak ve sevabını umarak oruç

tutar ve gece ibâdet ederse, annesinin kendisini doğur-

duğu gün gibi günâhlarından soyulur.”

Başka bir hadîs-i şerifte Nebî (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Oruç bir kalkandır. Sizden biriniz oruçlu olduğu za-

man kötü söz söylemesin. Câhilce hareketler yapma-

sın. Şayet bir kimse, onunla oruçlu olduğu halde kavga

ederse veya kötü söz söylerse, “Ben oruçluyum, ben

oruçluyum” desin. Muhammed’in nefsini elinde tutan

Allah (c.c.)’ya yemin olsun ki, oruçlunun ağız kokusu,

Allah (c.c.) katında misk kokusundan daha sevimlidir.

Cenâb-ı Hakk buyurmuştur ki, oruçlu yeme ve içmesini

terk ediyor. Oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben

veririm.” (Müslim 151-163)

Oruç, farz ve nâfile olarak iki kısma ayrılır: Farz oruç-

lar kendi aralarında üç kısım olup bunlar; Ramazan orucu,

keffâret orucu ve nezir orucudur.

(Kadı Ebû Şuca’, Ğayet’ül-İhtisar, 261-262.s.)

Bir Yorum Bırak