Biliniz ki, Allâhü Te’âlâ, Muhammed’e (s.a.v.) ve ümmetine önce namazı emretti. Namazdan sonra bâzı şeylerle emreyledi ki. zikir, düâ ve hayvan Allâhü Te’âlâ Ahzâb sûresi, kırkbirinci âyetinde: «Ey îmân edenler, Allâhu Te’âlâ’yı çok zikrediniz, anınız.», Bakara sûresi, yüz elliikinci âyetinde: «Beni zikredin, anın, ben de sizi anayım» buyuruyor. Bu âyet-i kerîmenin tefsirinde âlimler ayrı söylemişlerdir. İbn-i Abbas (r.a.) «Beni zikredin, sizi zikredeyim» ma’nâsı, kullarım, siz beni tâat ile hatırlayın, ben de sizi yardım ile hatırlayayım demektir.
Nitekim Allâhu Te’âlâ Ankebût sûresi, altmışdokuzuncu âyetinde: «Bizim için uğraşana, cihâd edene, kendi yolumuza ulaştırırız» buyuruyor dedi. Saîd bin Müseyyeb bin Cübeyr (r.h.) bu âyet-i kerîmenin ma’nâsı, kullarım siz beni tâatle hatırlayın, ben de sizi mağfiretle hatırlıyayım demektir. Nitekim Allâhu Te’âlâ Âl-i İmrân sûresi yüz otuzikinci âyetinde: «Allâhu Te’âlâ’ya ve Resûlüne itaat ediniz. Size merhamet bununla umulur» buyuruyor dedi. Fudayl bin İyâd (r.h.): Siz beni tâatle hatırlayın ki, ben de sizi sevabla anayım demektir. Nitekim Allâhu Te’âlâ Kehf sûresi otuzuncu âyetinde: «İmân edip de sâlih ameller yapanlar! Biz iyi amel yapanların ecrini zayi’ etmeyiz» buyuruyor.
Allâhü Te’âlâ bâzı kitablarda ve hadîs-i kudsîde: «Kulum beni zannettği gibi bulur. Kulum beni anınca, onunla olurum. Nefsinde beni zikredeni, nefsimde zikrederim. Beni kalabalıkta ananı, ondan daha hayırlı kalabalıkta anarım, bana bir karış [mecazîdir] yaklaşana, ben bir arşın yaklaşırım. Bir arşın yaklaşana, bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelene, ben sür’atle giderim. Şirk olmadan yer dolusu hatâ ile bana gelene, bana sığınana, o hatâ kadar mağfiretle giderim» buyurduğu bildirilmiştir.
(Abdülkâdir Geylânî (k.s.), Gunyetüt-Tâlibin, s.342-344)