Peygamberlerin hepsi günâh işlemekten ma‘sûmdur.
Yani; Resûl olsun, Nebî olsun, meşhûr olsun, olmasın kitâb sünnet ve icma‘i ümmetle sâbit olduğuna göre, ilki  Âdem  (a.s.)  olan  peygamberlerin  tamâmı  küfürden, büyük ve küçük günâh işlemekten kötülükte bulunmaktan Allâh tarafından korunmuşlardır.
Rivâyet edilir ki, peygamberin nübüvvetini inkâr eden kâfir olur. Fahr-i Kâinât (s.a.v.) Efendimize peygamberlerin adedinin ne kadar olduğu sorulduğunda: “Yüz yirmidört bindir” diye cevâb buyurmuşlardır. Bir rivâyette ise, “İkiyüz yirmidört bin” diye vârid olmuştur. Fakat evlâ olan, kesin bir adetle tahdîd edilmeyip, ne kadar olduklarını Allâhü Te‘âlâdan başka kimsenin bilmediğidir.
Peygamberler küfürden korunmuştur diye, küfür bilhassa zikredilmiştir. Çünkü küfür büyük günâhların en büyüğü olup, Allâh (c.c.) kendisine ortak koşulmayı afvetmez. Bunun dışında olan günâhları dilediğinden afveder.
Peygamber (s.a.v.) hiçbir puta ve başka bir şeye ibâdet etmeyerek Allâhü Te‘âlâya, ne peygamberlikten önce ve ne de peygamber olduktan sonra zerre mikdârı şirk koşmamıştır. Çünkü  peygamberler mutlak olarak küfürden ma‘sûmdurlar. Bu husûsta icmâ vardır. Her ne kadar bazı bilginler peygamberlerden zelle (küçük günâhlar), hattâ büyük günâhların peygamber olmadan önce  ve  sonra  sâdır  olmasının  câiz  olduğu  görüşünü öne sürmüşler ise de; bu husûs ihtilaflı ve münâkaşalı bir konudur.
Hazreti Peygamber (s.a.v.)’e gelince, İmâm-ı A‘zam (r.a.)’in dediği gibi, O (s.a.v.); ne küçük ve ne de büyük hiçbir günâh irtikâb etmemiştir.
(Aliyyül Kârî, Fıkh-ı Ekber Şerhi, 157-169.s.)