Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) der ki: “Resûlullâh (s.a.v.)’e dâima akşam yemeği yapıp gönderirdik. Kalanını, bize geri çevirdiği zaman, ben ve Ümm-ü Eyyûb, Resûlullâh (s.a.v.)’in elinin değdiği yerleri araştırarak oralardan yer ve bununla teberrük ederdik.
Yine bir gece, yapıp gönderdiğimiz soğanlı veya sarımsaklı yemeği Resûlullâh (s.a.v.) geri çevirmişti.
Onda, elinin izini göremeyince, feryâd ederek yanına gittim.
“Yâ Resûlallâh (s.a.v)! Babam anam Sana feda olsun! Sen, akşam yemeğini geri çevirdin. Fakat, onda elinin izini göremedim.
Halbuki ben ve Ümm-ü Eyyûb, geri çevirdiğin yemekte elinin değdiği yerleri araştırmakta ve bununla teberrük etmekte idik.” dedim.
Resûlullâh (s.a.v.): “Bu sebzede bir koku hissettim. Ondan yemedim. Ben, sizin görüşmediklerinizle görüşen, melekle fısıldaşan bir kişiyim. Ben, sizler gibi değilim. Arkadaşımı (Cebrâîl’i) rahatsız etmekten korkarım. İnsanı rahatsız eden şeyden, melekler de, rahatsız olurlar.” dedi.”
Bunun üzerine, Ebû Eyyûb: “Haram mıdır o yemek?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.): “Hayır! Fakat, ben, kokusundan dolayı ondan hoşlanmadım” dedi.
Ebû Eyyûb: “Senin hoşlanmadığın şeyden ben de, hoşlanmam!” dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), ona: “Siz, onu yiyiniz!” dedi. Ebû Eyyûb der ki: “Bunun üzerine, biz de, ondan yedik ve bir daha Resûlullâh (s.a.v.)’e o sebzeden yemek yapmadık.”
Birgün, Ümm-ü Eyyûb’a: “Resûlullâh (s.a.v.), kocanın evinde yedi ay oturmuştu. Resûlullâh (s.a.v.)’in, en sevdiği yemek hangisiydi?” diye sordular. Ümm-ü Eyyûb da:
“O (s.a.v.)’in, kendisi için ne bir yemeğin yapılmasını emrettiğini gördüm, ne de, bir yemeği zemm ettiğini gördüm. Kendisine herise (keşkek) yapar, hoşuna gittiğini görürdük de, O (s.a.v.)’e bu, beş altı, on günde bir hazırlanırdı.” dedi.
(M. Âsım Köksal (rh.a.), İslâm Tarihi, 8-9.c. 28.s.)