Hz Âişe (r.a.)’nin bildirdiğine göre: Pey­gamberimiz (s.a.v.)’in, üzerine yatıp uyuduğu döşeğin, yatağın yüzü derindendi, içi hurma lift doldurulmuştu. Kendisi de, zevcesi de onun üzerinde yatardı. Yastığının da, yüzü deridendi, içi hurma lifi doldurulmuştu.
Ensari bir hanımın getirdiği yün döşeği ge­ri göndermiş ve «Vallahi ey Aişe, isteseydim Al­lah (c.c.) altın ve gümüş dağlarını benim yanım da yürütürdü.» buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in minderi de iki aba­dan ibadetti. Bir gece yanıma geldiği zaman, bu abayı katlayıp daraltmış idim. Onun üzerinde uyudu. Sonra:
“Ey Âişe! Bu geceki döşeğim, ne için her zamanki gibi değildi?” diye sordu.
“Yâ Resûlallah! Onu senin için katlayıp daralttım.” dedim. “Sen onu eski haline çevir.” buyurdu.
Hz Âişe (r.a.) der ki: “Resûlullah (s a.v.)’ın bir hasırı vardı ki geceleyin onun üzerinde namaz kılar, gündüzün de serip üzerinde halk ile otururdu.”
(M.A. Köksal – İslâm Tarihi, C. 11, Sh.: 153)
***
“Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O’nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için ibretler vardır.”
(Er-Rûm Sûresi: 22)