Hz. Aişe validemiz (r.anha), yüce Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu geceki hallerini şöyle naklediyor:
«Peygamber (s.a.v.) namaza kalktı. Secdeye kapanıp uzun müddet kaldı. Süre o kadar uzadı ki ruhunu teslim etti zannettim. Elimle parmağına dokundum, kımıldadı, ben de sevindim. Secdede şöyle dua ediyordu: «Allah’ım azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine sana iltica ederim. Şânın yücedir. Seni, lâyık olduğun şekilde medh ü sena edemem. Sen, kendini sena ettiğin gibisin.» Sabah olunca bunları Resûlullah (s.a.v.)’a söyledim O da: «— Ya Aişe bunları öğrendin mi?» buyurdu. «— Evet Ya Resûlallah.» dedim. Resûlullah (s.a.v.) da: «— Bunları hem öğren hem de başkalarına öğret. Çünkü bunları bana Cebrail öğretti ve secdede öyle dua etmemi istedi.» buyurdu. (Et-Tergib ve’t-Tergib)
İşte bu suretle Resûlullah (s.a.v.) sabaha kadar ibadet ve taattan ayrılmadı. Ben Resûlullah (s.a.v.)’in ayaklarını oğuştururken:
«Anam babam sana feda olsun; Allah-ü Teâlâ evvel ve âhir günahlarım mağfiret etmedi mi? Seni geçmişte ve gelecekte günah işlemekten muhafaza etmedi mi? Öyle değil mi? Öyle olmadı mı?» derdim. Resûlullah (s.a.v.):
«Ya Aişe ben Rabbimin (c.c.) bunca nimetine şükreden bir kul olmayayım mı? Hem sen bu gecede ne olduğunu biliyor musun.» dedi…
(Üç aylar ve Faziletleri)