Yüce Allah (c.c), Arafat’ta Peygamberimiz Aleyhisselam’ın: “Sen istersen, uğradığı zulümden dolayı, mazlu­ma Cennet verip, zalimi de, yarlığamağa kadirsin!” diye­rek yaptığı duasına o akşam icabet buyurmamıştı.
Peygamber Aleyhisselam ertesi günü, Müzdelife sa­bahında bu husustaki duasını tekrarladı. Sonra da güldü.
Eshabdan bazıları, Hz. Ebu Bekir (r.a.) ile Hz. Ömer (r.a.):
“Ya Rasûlallah! Babam anam sana feda olsun! Sen bu saatte şurada hiç gülmezdin!
Seni güldüren nedir? Allah seni hep güldürsün!” de­diler. Peygamberimiz Aleyhisselam:
“Yüce Allah iyi olanlarınızı yarlığadı. İyilerinizin, iyi olmayanlar hakkındaki şefaatim kabul buyurdu. İnen ilâhî rahmet onları da içine aldı. Sonra yeryüzüne dağıl­dı. Tevbe edip dilini ve elini günahtan koruyan ve sakı­nan herkesin üzerine düştü!
Şeytanla askerleri ise, Arafat dağlarının üzerinde “Al­lah onlara, bakalım ne yapacak?” diye gözlüyorlardı.
Yüce Allah’ın, benim duamı kabul buyurduğunu ve ümmetimi yarlığadığını öğrenince şeytan, başına toprak saçtı.
“Biz, zâten uzun zamandan beri onlar hakkında kor­kup duruyorduk. Nihayet rahmet ve mağfiret gelip onla­rı bürüdü! Eyvah! Mahv olduk!” diyerek çığlıklar Kopar­dılar, dağıldılar.
Onun yaptığına güldüm.
Şeytanın, Bedir günü dışında hiç bir gün Arefe gü­nünde olduğu kadar Allah’ın rahmetini indirip büyük günahlardan geçtiğini görünce zelîl, hayrdan uzak, hor ve hakîr, öfkeli bir duruma düştüğü görülmemiştir!” bu­yurdu.
“Şeytan, Bedir günü ne görmüştü?” diye sorulunca, Peygamberimiz Aleyhisselam: “Cebrail’in çarpışmak için Melekleri, sıraladığını görmüştü” buyurdu.

  • Köksal, Kitab ve Sünnet, s.123)