Cabir b. Abdullâh’ın bildirdiğine göre; Hudeybiye günü halk susuz kalmış, Resûlullâh Aleyhisselâmın önünde bulunan su ibri¬ğinden abdest aldığı sırada ona doğru varmışlardı.
Resûlullâh (s.a.v.), onlara: “Size ne oluyor!” diye sordu.
“Mahvolduk yâ Rasûlallâh!” dediler. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Ben sizin aranızda iken, siz mahvolmayacaksınız!” bu¬yurdu.
“Yâ Rasûlallâh (s.a.v.)! Yanımızda, senin ibriğindekinden baş¬ka, ne abdest alacağımız, ne de içeceğimiz su var!” dediler. Bu¬nun üzerine, Resûlullâh Aleyhisselâm elini ibriğin üzerine koydu.
“Alınız, Bismillâh=Allâh’ın ismiyle.” buyurdu.
Kaynaklardan kaynar gibi, hemen parmaklarının arasından su akmaya başladı! Müslümânlar, ondan hem su içtiler, hem de abdest aldılar.
Cabir b. Abdullâh’a: “O zaman siz kaç kişi idiniz?” diye sorul¬du. Cabir: “Bin beş yüz kişi idik!” dedi.
Müslümânlar, Hudeybiye’de, Peygamberimiz (s.a.v.)’in duâsının bereketiyle, yağmura da kavuştular. Hudeybiye’de yağ¬mura tutulunca, Resûlullâh (s.a.v.)’in emriyle, münadi: “Namazla¬rınızı, ağırlığınızın yanında kılınız!” diyerek seslenmişti.
“Hudeybiye’de bir gece üzerimize yağmur yağmış, geceleyin yağmış olan yağmurdan sonra, Resûlullâh (s.a.v.) bize sabah namazını kıldırmıştı. Sonra, halka yüzünü döndürüp: ‘Bilir misi¬niz, Rabbiniz ne buyurdu?’ diye sordu. ‘Allâh ve Allâh’ın Resûlü daha iyi bilir!’ dediler. Bunun üzerine, Resûlullâh (s.a.v.): ‘Allâh; ‘Kullarımdan kimisi bana îmân etmiş, kimisi de kâfir olarak sabaha çıkmıştır! Kim ki, Allâh’ın fazlı ve rahmetiyle üzerimi¬ze yağmur yağdı, dediyse o Bana îmân etmiş; kim de, şöyle şöyle oldu da bize yıldız sayesinde yağmur yağdı, dedi ise, işte o, Beni inkâr, yıldızlara îmân etmiştir!’ buyurdu.’ dedi.
Ebû Katâde de: “Biz Hudeybiye’de bulunduğumuz ve üzerimi¬ze yağmur yağdığı sırada, Abdullâh b. Übeyy’in, ‘Bu, güz mevsimi yıldızının işidir! Şi’râ yıldızından dolayı bize yağmur yağdı! dedi¬ğini işittim.” demiştir.
(M. Asım Köksal, İslâm Tarihi, c.5 s.275-276.)