Rivâyet olundu ki: Âdem (a.s.) cennetten ihraç olunduğu zamanda nazar edip gördü ki; arşda ve cennetin her mevki’inde Hakk Te‘âlânın ism-i şerîfi yanında Muhammed (s.a.v.) ism-i şerîfi yazılı idi.
Dedi: Ya Rabb! Bu Muhammed (s.a.v.) kimdir?
Allah Te‘âlâ ve Tebâreke Hazretleri buyurdu ki: Bu senin evlâdından O (s.a.v.) kimsedir ki, eğer O (s.a.v.) olmasaydı seni halk etmezdim.
Âdem (a.s.) dedi ki: Ya Rabb! Beni bu oğlumun hürmetine affedip esirge! Hakk Te‘âlâ ve Tekaddes Hazretleri buyurdu ki:
-Ya Âdem! Eğer gökler ve yerler halkı hakkında bu oğlun hürmetine benden şefaat dilesen şefaatin makbul olur.
Hz. Ömer (r.a.)’dan rivayet edilir ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu:
– Âdem (a.s.) hatayı işleyip günahkâr olduğu zaman;
– Ya Rabb! Muhammed (s.a.v.) hakkı için beni mağfiret eyle, dedi. Hakk Te‘âlâ:
– Yâ Âdem sen Muhammed’i nice bildin ki ben Onu henüz halk etmedim! diye buyurdu. Âdem (a.s.) dedi:
– Oradan bildim ki, sen beni yed-i kudretinle halk edip bana ruh nefhettiğin zamanda başımı kaldırıp arş üzerinde;
“Lâ İlâhe İllallah Muhammedur Resûlullâh” yazılmış gördüm. Bildim ki sen ism-i şerifini ancak sana cemi’ halkın en sevgilisi olan bir kimsenin ismine muzâf eylersin, dedi. Hakk Te‘âlâ ve Tekaddes Hazretleri:
– Yâ Âdem! Doğru söyledin. O bana halkın en sevgilisidir. Madem ki O (s.a.v.)’in hürmetine benden mağfiret istedin, muhakkak ben seni afv eyledim. Eğer Muhammed (s.a.v.) olmasaydı, seni halk etmezdim buyurdu. (Hadis-i Kutsi)
(Hz. Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s), Musahabe 4, 13-14.s.)