Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki: “Her kim benim kabrimi ziyaret ederse, ona şefaatim vâcib olur.” Bu Hadîs-i Şerîî’te Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrini ziyaret etmenin faziletine dâir büyük bir işaret vardır. Kabrini ziyaret edene şefaatinin vâcib olmasından daha üstün ve daha yüce bir fazîlet olabilir mi?
Ebû  Eyyûb el-Ensârî(r.a.)’den sahîh olarak rivayet edilmiştir ki yüzünü Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrinin üzerine koymasını hoş görmeyen birisine:
“Ben  Resûlullâh  (s.a.v.)’e geldim, kerpiçlere taşlara gelmedim.” demiştir. Öyle ise kendisine zulm edip günâh işleyen bir kimsenin Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrini ziyaretin yanında Allah (c.c.)’dan bağışlanma dilemesi gerekir ki Resûlullâh (s.a.v.) de onun için bağışlanma dilesin. Âlimler ayrıca bu konuda bizlere ulaşan Hadîsleri de delîl  göstermişlerdir ki genel olarak kabirlerin ziyaret edilmesinin meşruluğu ile ilgili Hadîsler de bunlardandır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu genel hükme öncelikli olarak dâhildir. O (s.a.v.)’in kabri kabirlerin efendisidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrini ziyaret etmenin vâcib olduğunu söyleyenler de:
“Her kim hacc yapar da beni  ziyaret etmezse, bana karşı kaba davranmış olur.” Hadîs’ini delîl getirmişler ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’e  karşı  kaba  davranmak haramdır, öyle ise ziyaret vâcib olur, demişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kabrini ziyaret etmenin meşru olduğunu söyleyenlerin dayanaklar ından biri de şudur: Her zaman ülkelerin uzaklığına ve mezheblerin farklılığına rağmen hacc maksadıyla yola çıkan Müslümanlar Hz.   Peygamber (s.a.v.)’i ziyaret maksadıyla Medîne-i Münevvere’ye giderler ve bunu en fazîletli ibâdetlerden sayarlar. Hiç kimsenin de bunu hoş görmediği nakledilmemiştir. Böylece bir icmâ oluşmuştur.
Hadîs-i  Şerîf:
“Kim beni ziyaret ederse,  kıyamet gününde bana komşu olur.” “Hac edip kabrimi ziyaret eden kimse, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur.”
(Eşref Alî et-Tehânevî (r.h.), Hadîslerle Hanefî Fıkhı, 8.c, 279-283.S.)