Peygamberimiz (s.a.v.)’in en fazla önem verdikleri şeylerden biri de temizliktir. Bir gün üstü başı kirli bir adam görmüş, “üstünü başını yıkamıyor musun?” demişlerdir. Bir defa da adamın biri huzuruna pek perişan bir kıyafetle girmiş, Peygamberimiz (s.a.v.) ona;
“Geçinmek için hiç bir vasıtan yok mu?” demişler.
“Var!” cevabını alınca şöyle buyurmuşlardır:
“Madem ki Allah’ın nimetlerine nail olmuşsun; o halde nimetin eseri üzerinde görülsün.”
Cahiliyet âdetlerini üzerinden atamayan bazı kimseler, yerlere tükürür, camilerde bile ibadet esnasında bu gibi hareketlerde bulunurlardı. Peygamberimiz (s.a.v.), bu fena âdetten son derece tiksinirlerdi. Bir defa yine böyle bir hareketin izini görmüşler ve son derece hiddetlenerek mübarek yüzleri kıpkırmızı kesilmişti. O’nun bu hiddetini anlayan Ensâr (r.a.)’dan bir kadın ortalığı temizleyerek Resûlullah (s.a.v.)’ın teveccühünü kazanmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in umûmi meclislerinde kafur veya başka tütsüler yakılır, bu suretle de cemaatın istirahatına dikkat edilirdi. Cum’a günleri mescide güzel koku saçılmasını emrederdi.
Sıcak bir günde iş sahipleri ve isçiler iş elbiseleriyle camiye gelmişler, cami de küçük olduğu için hava taaffün etmiş ve kokmuştu. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz:
“Yıkanarak gelmiş olsaydınız daha iyi olurdu.” buyurmuşlardır.
(R. Mahmud Sâmî(k.s.), Peygamber (sa.v.) Efendimizin Yüce Ahlâkı)