Kerem ve cömertlik, Peygamberimiz (sav)’in tabîat-ı aslîyelerindendir. Peygamberimiz (s.a.v.), insanların en âlicenâb ve en asîli idiler. Bilhassa Ramazân aylarında O (s.a.v.)’nun ke­rem ve sehâvetine sınır olmazdı.
Bir gün bir adam Resûl-i Ekrem (s.av) mer’ada otlayan keçilerini sayarken gelmiş ve bir kaç keçi istemişti. Resül-i Ekrem (s.a.v.) de ona bütün sürüyü vermişti. Adam sürüyü kabi­lesine götürdüğünde:
(«Hepiniz müslümân olunuz. Muhammed (s.a.v.) o kadar cömerd ki, fakirlikten hiç korkmuyor.» demişti. (Buhârî)
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ba’zen birinden bir şey satın alır, sonra onu yine hediye ederlerdi Kendilerine bir şey geldi mi derhâl onu başka­larına hediye ederlerdi. Yanlarında bir şey gece kalacak olsa ondan üzüntü duyarlardı
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in hanımı Hz. Ümm-ü Seleme (r.a.) validemiz anlatıyor:
«Resûlullah (s.a,v.)’ın yüzünde bir deği­şiklik hissettim. Sebebini sorunca:
«Dün aldığım yedi dinarı veremedim ya­nımda kaldı.» dedi.» (Müsned-i İbn-i Hanbel)
(Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in Yüce Ahlakı, Sh.: 48)
Ebu Zerr (r.a.)’in rivayetine göre Peygambe­rimiz (s.a.v.):
—«Bütün Uhûd dağı altın olsa ve bana ve­rilse —borcumu ödemek için ayırdığım müstesna— onun bir dinarını üç gün yanımda bırak­mak istemezdim.»
Resûl-i Ekrem (s.a.v.), üzerlerinde bulunan parayı son kuruşuna kadar infâk etmedikçe evlerine girmezlerdi. Bir defasında Fedek Reisi hediye olarak dört deve yükü hububat göndermişti. Hz. Bilâl (r.a.) bunlan çarşıda satmış Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’in bir yahûdîye olan borcu­nu ödemişti.
Resûlullah (s.a.v.) bir şey kalıp kalmadığını sormuş, Hz. Bilâl (r.a.) de kaldığını söyleyince:
—           «Onları da sadaka olarak dağıt, yoksa evime gidemem.» buyurmuşlardır.
Hz. Bilâl (r.a.) de parayı verecek kimse bu­lamamış ve bunun üzerine Allah (c.c.)’ın Resu­lü (s.a.v.) evine gidememiş ve mescidde yatmış­lardı. Nihayet ertesi sabah kalan parayı Hz. Bi­lâl (r.a.) dağıtmış ve Cenâb-ı Paygamber (s.a.v.)’e:
—           «Cenâb-ı Hakk seni kurtardı» demişti. Rssûl-i Ekrem (s.a.v.)’de şükrederek evine gidebilmişlerdi. (Ebû Dâvud)
(Peygamber (s a.v.) Efendimiz’in Yüce Ahlakı, Sh.: 49)