Peygamberler ve bahusus Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), ahdine ya’nî verdiği söze son derece vefakâr ve riayetkar idiler. Birkaç misâl:
Ebû Râfi (r.a.), Kureyş tarafından Medine’ye gönderi­len bir köle idi. Medine’de Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’i gör­dükten sonra O (s.a.v.)’na gönülden bağlanmış, müslümân olmuş ve Medine’de kalmayı arzûlamıştı.
Resûlullah (s.a.v.):
“Elçileri alıkoymak doğru değildir. Kalk Mekke’ye git. Oraya vardıktan sonra bize dönmek istersen gele­bilirsin.” diyerek bu teklifi reddetmişlerdi.
O da Mekke’ye dönmüş bilâhere Medine’ye gelerek müslümânlara iltihâk etmişti.
(Ebû Dâvud)
Peygamberimiz (s.a.v.) peygamberliğinden önce Ab­dullah b. Ebû Amsâ ile bazı ticari işler görmüştü. Bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bazı hesabları tesviye etmek için bu adamla bir yerde buluşmağa söz vermişlerdi. Abdullah bu sözü unutmuş ancak üç gün sonra verdiği sözü hatırlayarak geldiğinde Resûlullah (s.a.v.)’ı, hâlâ kendini bekler bir halde bulmuştu. Allah (c.c.)’ın Resulü (s.a.v.), Abdullah’ı görünce:
( “Abdullah! Üç gündür seni burada bekliyorum.” demekle yetinmiş, başka bir şey söylememişlerdi. (Ebû Dâvud)
(Peygamber(s.a.v.) Efendimizin Yüce Ahlakı, Sh.: 73)