Fahr-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz’in irtihâli üzerine temiz eş-
leri ağlamağa başladılar, irtihâl haberi sür’atle yayıldı. Hz.
EbÛ Bekir (r.a.) geldi, kimseye bir söz söylemeden Hz. Âişe
(r.anhâ)’nın hücresine girdi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in yattığı
yere doğru ilerledi, mübarek yüzünü açt ı. Ebû Bekir (r.a.) eğil-
di, (s.a.v.) Efendimiz’in mübarek alnını öptü, gözlerinden yaş-
lar boşandı. “Sana her şey feda olsun, Allah (c.c.)’nun nâmına
kasem (yemîn) ederim ki ölüme iki kere uğramayacaksın, mu-
kadder olan ölümü işte tadd ın bundan sonra ölmezsin” dedi.
Hz. Ebû Bekir (r.a.) Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in yanından çıktı.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in irtihâli karşısında here ü
merc içinde kalan (darmadağınık olan) ümmetin geleceğini
idare etmek onun, omuzuna yüklenmişti. Hz. Ebû Bekir (r.a.)’in
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’in yatt ığı hücreden çıkarken
mühim bir vaziyet karşısında kalmışt ı. Bu vaziyet Resûl-i Ek-
rem (s.a.v.) Efendimiz’in, Hz. Zeyd bin Harise (r.a.)’in oğlu Hz.
Üsâme (r.a.)’in kumandası altında hazırladığı ordunun Şam’a
doğru seferini emir etmesidir. Bu ordunun Medîne’de kalması
için müracaat vuku bulmuş ise de Hz. Ebû Bekir (r.a.) “Ars-
lanların gelip beni kapacağını bilsem yine Üsâme’yi beklet-
mem.” demiştir. Bâzı Ensâr, Hz. Üsâme (r.a.)’in genç olduğu-
nu, Ashâb’dan yaşlı bir kumandanın tayin olunmasını münâsib
gördüklerini Hz. Ömer (r.a.) vasıtas ıyla Hz. Ebû Bekir (r.a.)’den
istemişlerse de Hz. Ebû Bekir (r.a.) “Köpekler, kurtlar üzerime
saldıracak olsalar yine onu gönderirim.” Resûl-i Ekrem (s.a.v.)
Efendimiz’in emri bu merkezdedir. Tek başıma kalacak olsam da
onu gönderirim, demişti. Hz. Ebû Bekir (r.a.) ordu karargâhına
gelerek orduyu uğurladı. Hz. Üsâme (r.a.) ile arkadaşları at
üzerinde gittikleri hâlde Hz. Ebû Bekir (r.a.) yaya yürüyerek or-
duyu selâmladı, Hz. Üsâme (r.a.) atından inerek Hz. Ebû Bekir
(r.a.)’e atını takdim etmek istedi kabul etmedi, islâm ümmetinin
en büyüğüne bir at takdîm edilmek istenildi, onu da reddetti. Atı
üzerinde ilerleyen Üsâme (r.a.)’in yanında yaya yürüyordu. “Bir
saat olsun ayaklarım Allah yolunda tozlansın.” dedi. Bu vaziyet
karşısında Ensâr ve Muhacirin (r.a.e.)’in gözleri açıldı.
(Hz Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s), Hz. Ehuhekir (r.a.), m.sj)