“Allâh (c.c.) katında makbul din, İslâm dînidir.” (Âl-i İmran s. 19) “Kim, İslâm’dan başka bir dîn ararsa, ondan, bu dîn, asla kabul olunmaz ve o âhirette de, en büyük zarara uğrayanlardandır.” (Âl-i İmran s. 85) İnsanların, ilk zamanlardan beri tuttukları, bağlandıkları tek ve umûmî dîn, İslâm dînidir.
Nuh (a.s.), müslümandı. Doğru yola kılavuzlamakla görevlendirildiği kavmine şöyle demişti: “Eğer, benim davetimden ve öğütlerimden yüz çeviriyorsanız, ben, sizden, bu hususta, zâten bir şey istemedim ki! Benim ecrim, Allâh’dan başkasına ait değildir. Ben, Ona, boyun eğen Müslümanlardan olayım diye emir olundum!” (Yunus s. 72)
Peygamberlerin atası İbrahim (a.s.) da, Onun oğulları ve torunları da, Müslüman idiler. Bu gerçek, Kur’ân-ı kerimde şöyle açıklanır: “Kendini bilmeyenden başka, kim, İbrahim’in dîninden yüz çevirir? And olsun ki: Biz, Onu, dünyada beğenip seçmişizdir. O, şüphe yok ki, âhirette de, muhakkak, sâlihlerden, yüksek derece Ashâbındandır. Rabbi Ona (Kendini, Hakka teslim et!) dediği zaman, O (Âlemlerin Rabbi’ne teslim oldum!) demişti. İbrahim, bunu, Oğullarına da, tavsiye etti. Onun torunu Yâkub da, öyle yaptı. (Ey Oğullarım! Allâh, sizin için İslâm dînini beğenip seçti. O halde, siz de, başka değil, ancak, müslümanlar olarak can veriniz!) dedi. Yoksa, ölüm Yâkub’un önüne geldiği vakit, siz de, orada hâzır mı idiniz? O, oğullarına (Benden sonra, neye ibâdet edeceksiniz?) dediği zaman, onlar (Senin İlâhına ve Babaların İbrahim’in, İsmail’in, İshak’ın İlâhı olan Allâh’a ibadet edeceğiz! Biz, Ona teslim olmuşuzdur!) demişlerdi.” (Bakara s. 130-133)
Yûsuf (a.s.) da “Atalarım İbrahim’in, İshak’ın Yâkub’un dînine uydum. Allâh’a, her hangi bir şeyi şerîk koşmamız bizim için, doğru olamaz. Bu Tevhide, bize ve insanlara Allâh’ın lütuf ve inâyetindendir. Fakat, insanların pek çoğu buna karşı şükür etmezler.” (Yusuf s. 38) “Benim canımı, müslüman olarak al! Beni, Sâlihler zümresine kat!” demişti.” (Yusuf s. 101)
(M. Asım Köksal (k.s.), İslam Tarihi, 3.c. 53.s.)