Allâme Halvetî Hâşiyetü’l-Müntehâ el-Hanbelî’de Şeyhülislâm Takiyyüddîn’den naklen aynen şöyle de­mektedir: Kur’ân okuması ve ondan hâsıl olan sevâbı ölüye bağışlaması için birisini kiralamak sahîh değildir. Zîrâ imâmların hiçbirisinden bu husûsa izin verdikleri nakledilmemiştir. Âlimler şöyle demektedir: “Birisi, mal için Kur’ân okusa, onun için bir sevâb yoktur. O hal­de ölüye hangi sevâbı bağışlayacaktır? Ölüye ancak sâlih amel ulaşır. Sâdece Kur’ân okuması için birisi­ni kiralamayı hiçbir müctehîd imâm câiz görmemiştir. Ancak Kur’ân öğretmesi için birisini tutmanın hük­münde ihtilâf etmişlerdir.”
Bu icârenin sahîh olmadığını açık açık söyleyenler­den birisi de İmâm Birgivî’dir. Birgivî Tarîkat-ı Muhammediye isimli kitâbının sonlarında şöyle demektedir: “Üçün­cü fasıl, bid‘atler husûsundadır. İnsanların kendilerini Al­lâh’a yaklaştıracağı zannıyla yöneldikleri bâtıl bid‘atler hakkındadır… Bu bid‘atlerden bazıları şunlardır: Bir kim­senin, öldüğü gün veyâ daha sonraki günlerde yemek ve ziyâfet verilmesini, rûhu için Kur’ân okuyan, tesbîh veyâ tehlîl okuyanlar için para verilmesini vasiyet etmesidir. Bu saydıklarımızın hepsi bâtıl münker bid‘atlerdir. Kur’ân okumak ve tehlîlden dolayı alınan para da haramdır. Bu adam dünyâ menfaati için zikir ettiği ve Kur’ân okudu­ğundan dolayı günâhkârdır.” İmâm Birgivî, bu konuda dört tane risâlesi olduğunu da zikretmiştir.
Bunları bildikten sonra söylediklerimizin hepsinin doğ­ru, aksinin de mezhebin Belh âlimlerinin vermiş olduğu fetvânın, onlarla aynı fikirde olan metin, şerh ve fetevâ yazarlarının görüşlerinin dışında olduğu açıkça görülür. Bunları ancak gâfil, kibirli, câhil ve büyüklerin sözünü an­lamayan kimseler inkâr ederler.
(İbn-i Âbidîn, 14.c, 147.s.)