Saltanat, ardından da halifelik kaldırılınca, 3 Mart 1924 tarihli kanunla Osmanlı hanedanına mensup 156 kişi vatandaşlıktan ihraç olunarak 3 gün içinde sınır dışı edildi. Kanuna dâhil olmadıkları halde, ebeveynleri veya çocukları ile sürgüne gitmek zorunda kalanlarla bu sayı 200’ü buldu.
Sultan Vahîdeddin zaten daha evvel sürgüne çıkmıştı. Halife Abdülmecid Efendi ve ailesi, daha kanun yayınlanmadan, 24 saat içinde sınır dışı edildi. Halkın tezahüratından korkulduğu için, Sirkeci’den değil, Çatalca’dan trene bindirildi. Hanedanın çoğuna, kanunun verdiği bir haftalık müddet bile tanınmadı.
Osmanlıların hepsine tek gidiş pasaport verilmişti. Memlekete yakın olduğu için Suriye’ye yerleşmelerine de Ankara engel oldu. Bu sebeple bazısı yine Fransız işgalindeki Beyrut’a, bazısı da Avrupa’ya yerleşti.
Daha çıkmadan sarayları polis nezaretinde yağma edildi. Geri kalan mallara da hükümet el koydu; dedelerinden gelen miras haklarını da iptal etti. Böylece dünyada benzerine az rastlanmış bir zulüm, Osman Gazi evlatlarına reva görüldü. Hanedan, başına gelenlere inanamadı. Sürgün arefesinde, dedikoduları işitiyor; ama milletin kendilerini sevdiğini düşünüyor, böyle bir karara ihtimal vermiyorlardı. Kendilerini sokakta bulunca da, uzun zaman sürgünün geçici olduğuna inandılar. Ama sürgün hanımlar için 30, erkekler için 50 sene sürdü.
Hepsi sürgünde vatansız, pasaportsuz yaşadı. Yaşlı başlı sultanların çalışması zaten mümkün değildi. Memlekette iken eli açık yaşamaya alışmış; servetlerini hayır hasenata harcayan; bankalarda paraları, yanlarında nakitleri olmayan bu insanların çoğu, sürgünde tarifsiz sıkıntılar çekti. Otellerde bulaşıkçılık yapanlar; akşamları çöplerden yiyecek toplayanlar; bulunduğu memleketteki eski Osmanlı Ermenilerinin yardımıyla yaşayanlar; nihayet açlıktan ölenler bile oldu.
http://www.ekrembugraekinci.com/