Orucun vakti; ikinci fecrin doğuşundan güneşin batışı-
na kadardır. Zîra Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: “Sabahın
beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden (karanlığından)
ayırt edilinceye kadar yeyin, için.” (Bakara s. 187)
Ebû Ubeyd (r.a.) dedi ki; beyaz iplikden kasıt fecr-i
sâdıktır. Yemek, içmek fecr-i sâdıkın doğuşuna kadar mü-
bah kılınmıştır. Doğunca, artık yemek, içmek haram olur.
Orucun son vaktine gelince; bunu şu Hadîs-i Şerîf’ten öğre-
niyoruz: “Gece şuradan (doğu ufkunu göstererek) gelir,
gündüz de (batı ufkunu göstererek) şuradan giderse,
oruçlu bir şey yese de yemese de orucunu açmış olur.”
(Buharî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî ve Ahmed b. Hanbel)
Oruç; hayızdan ve nifasdan temiz olmak şartı ile oruca
niyetli olarak, belirtilen vakitte hiç bir şey yememek, içme-
mek ve cinsî münasebette bulunmamak demektir. Arap di-
linde savm (yani oruç), bir şeyi tutmak (yani kişinin kendi
nefsini yemekten, içmekten ve cinsî münasebetten geri
tutması) mânâsındadır. Biz buna niyeti de ekledik ki, bu bir
ibadet olsun. Hayız ve nifasdan temiz olma şartını da buna
ekledik ki; kadın açısından orucun edası tahakkuk etsin.
Şaban Ayı’nın 29’unda insanların hilâli gözetlemeleri
vâcibdir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’den ve Selef-i Salihîn’den
bize nakledilen budur.
Hilâli görürlerse, ertesi gün oruç tutarlar. Hava kapalı
olursa, Şaban Ayı otuza tamamlanır. Çünkü bunu Hz. Pey-
gamber (s.a.v.) emretmiştir: “(Ramazan) Hilâli(ni) görün-
ce, oruca başlayın. (Şevvâl) Hilâli(ni) görünce, orucu-
nuzu açın. Eğer hava kapalı olursa, Şaban Ayını otuza
say(arak tamamlay)ınız.” (Buharî, Müslim, Neseî)
Ay sabit olduğu için ancak delil ile zâil olur ki; bu delil de
ya yenisini görmek ya da içinde bulunulan ayın otuz günlük
sayısını tamamlamaktır. Her ay için bu hüküm geçerlidir.
(Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta’lîlî’l-Muhtar, c. 1, s. 259-260)