“Savm”; Lûgatte, imsâk ya’ni kendini tutmak ma’nâsına gelir. Şerîat’te “savm”: Tanyeri ağarmadan başlayarak güneş batıncaya kadar yiyip içmek, cimâ’ etmek ve cimâ’ya mülhak olan şeylerden kendini tutmaktır. “Sâim” lûgatte, yiyip, içmek, konuşmak ve yürümek gibi şeylerden kendini tutan kimsedir.
Orucun rüknü: İmsâktır. Orucun sebebi: Ramazân ayına erişmektir. Ve her gün, o günde edâ edilecek orucun sebebidir. Orucun vücûbunun şartı: Müslümân, âkil ve bâliğ olmaktır. Vücûb-ı edâsının şartı: Hasta olmamak, mukîm, ya’ni evinde, yerinde bulunmak, olmaktır. Sıhhatinin şartı: Niyyet etme, hayız ve nifâstan temiz bulunmaktır. Orucun hükmü: Borcun ödenmesi ve sevâb kazanmaktır. Orucun hikmetleri: En büyük hikmeti, nefsi terbiye etmesidir. Oruç, insana fakîrlere karşı merhamet hissi aşılar. Çünkü açlık ve susuzluk ıztırâbını birkaç zaman tatmış olan kimse, bütün sene ızdırâb içinde çırpınan yoksul bîçârelerin hâlini mutlaka hatırlar ve onlara acır ve yardımlarına koşar. Orucun pekçok hikmetleri vardır. Ama kul, Orucu hikmet ve fâideleri için değil sırf Allâh’ın emrine imtisâl ve ibâdet maksadıyla tutmalıdır. Zîrâ bir işten maksad ne ise, hüküm ona göre verilir. Oruc’u, mîdenin istirâhati ve vücûdun sağlığı için tutanlar sevâba nâil olamazlar. Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz, bu husûstaki Hadîs-i Şerîfleri’nde: “Nice oruç tutanlar vardır ki kazançları yalnız açlık ile susuzluktan ibârettir.” diye buyurmuşlardır.
Oruç, muhkem bir farîzadır. Farziyyeti: Kitâb, Sünnet ve İcmâ-i Ümmet ile sâbittir. Orucu inkâr eden, yâhûd onunla alay eden dînden çıkar; özrü yokken tutmayan ise fâsık olur.
Kitâb’dan delîli: “Üzerinize oruç farz kılındı…”, “Sizden her kim, bu ay’a erişirse, onun orucunu tutsun.” (Bakara: 183, 185) Âyet-i Kerîmeleri’dir. Bu bâbda İcmâ-i Ümmet de vardır. Sünnet’ten delîli: Pekçok Hadîs-i Şerîf ve meşhûr “Îmân, İslâm, İhsân” Hadîs-i Şerîfi’dir. Oruç, Hicret’in ikinci yılı Şa’bân ayında farz kılınmış, Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz 9 Ramazân orucu tutmuşlardır. (Ahmed Dâvûdoğlu (Rh. A.),
Sahîh-i Müslim Tercemesi ve Şerhi C. 6, S. 5-6)