Oruç tutanın orucunu, günahtan uzak ve ârî tutması,
Allâhu Teâla’dan korkup takva üzere olması lâzımdır. Bir
kutsî hadîs-i şerifte: «Allâhu Teâlâ buyuruyor ki, bir
kimse bana amelinde başkasını ortak ederse, o amel
benim için olmayıp, ortak olarak tuttuğu içindir. Be-
nim için hâlis ve sâf olan ameli kabul ederim. Ey in-
sanoğlu, benden başkası için yaptığın ameline dikkat
eyle! O amelin karşılığını vermek, kimin için yapıldıysa
onun üzerinedir» buyurulmuştur. Ebû Hüreyre (r.a.)’den
rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte: «Oruç kalkandır, sizden
biriniz oruçlu ise, oruçlu olduğunu bildirmemezlik
etmesin. Oruçluya bir kimse saldırsa, yahud onunla
kavgaya girişse, üzerine yürüse, ben oruçluyum de-
sin» buyuruldu. Diğer bir hadîs-i şerifte: «Bir kimse yalan
konuşmayı terk etmese, o kimsenin yeme ve içmesini
Allâhu Teâlâ için terk etmesine hacet yoktur» denilmiş-
tir. Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte:
«Oruç, ateşten siper ve kalkandır, fakat oruçta yırtık
ve parçalanma olmadıkça» buyurduğunda, bir kimse: Ya
Resûlâllah, orucu hangi şey yırtar, parçalar? diye arzetti:
«Yalan ve gıybet yırtar, parçalar. Orucu kıymetsiz hâle
getirirler» buyurdu.
Enes bin Mâlik (r.a.) Resûlullah (s.a.v.)’in : «Beş şey
oruç ve abdeste dokunup, sevabını giderir: Yalan,
nemime (söz taşıyıcılık), gıybet, şehvetle bakmak ve
yalan yere yemindir» buyurduğunu bildirmiştir. Enes bin
Mâlik (r.a.)’ten rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte: «Gıybetle
meşgul olup, insanların etlerini yiyen kimse, hakîkatta
oruçlu değildir. Ya’nî sûretâ oruçludur» buyuruldu. Hu-
zeyfe b. Yemânî (r.a.)’den naklen bize verdiği haberinde:
«Bir kimse bir kadının arkasından ve elbisesinin üs-
tünden düşünse ve hayâl etse orucu gider» buyrulmuş-
tur.
(Hz. Seyyid Abdulkâdir Geylani, Gunyetü’t-Tâlibin, s. 274)