Herhangi bir oruca kalben niyyet kâfidir. Oruç için sahura kalkılması da bir niyyet demektir. Fakat niyyetin dil ile de yapıl­ması mendûbtur.

Eda edilen Ramazân-ı şerîf ve muayyen nezir ve alel-‘ıtlak nafile oruçları için niyyetin vakti, güneşin grubundan (ya’ni gecenin ihtidasından) ihtivaya (ya’ni kaba kuşluk zama­nına) kadar devam eder. Bu müddet içinde niyyet edilebilir. Fakat gruptan evvel veya tam istiva zamanında ve ondan son­ra akşama kadar hiçbir oruca niyyet edilmez. Bu hususta mu­kîm ile müsâfir, sahîh ile marîz arasında fark yoktur.

Mâmâfîh istiva zamanına kadar böyle niyyet edilebilmesi, ikinci fecirden i’tibâren yiyip içmek gibi oruca mâni’ bir şey bu­lunmadığı takdirdedir. Böyle bir şey kasden veya sehven vuku’ bulmuş olunca artık niyyet caiz olmaz.

Bilumum kaza, keffâret ve mutlak nezir oruçları için niy­yetin geceleyin veya ikinci fecrin tam ilk cüz’ünde -başlan­gıcında- yapılması şarttır. Bunları niyyette ta’yîn etmek de lâ­zımdır. Binâenaleyh bunlardan herhangi biri için fecrden sonra niyyet edilirse veya bunlardan hangisinin tutulacağı kalben ol­sun ta’yîn edilmezse tutulmaları sahîh olmaz. Çünkü, bu oruç­lar için muayyen bir mi’yâr, ya’ni muayyen bir gün yoktur. Bun­lara hangi günlerin tahsîs edilmiş olması, ancak böyle ta’yîne mukârin bir niyyet ile teayyün etmiş olur.

Ramazân-ı şerîf, muayyen nezir ve herhangi bir nafile oruç için ‘ale’l-‘ıtlak niyyet kâfidir. Meselâ: “Yarınki günün orucunu tutmaya veya:. Yarın oruç tutmaya, yâhud yarınki gün nafile oruç tutmaya” diye niyyet yapılabilir. Mâmâfîh bunlar için gece­leyin niyyet yapılması ve bu oruçların ta’yîn edilmesi, meselâ: “Yarınki Ramazân-ı şerîf orucunu tutmaya niyyet ettim” denil­mesi efdâldir.

Ramazân-ı şerîfin her günü için ayrıca bir niyyet lâzımdır. Çünkü araya geceler girmektedir ve her günün orucu başlıca bir ibâdet bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bir günün orucunda­ki bir fesat, diğer günün orucundaki sıhhate mâni’ olmaz.

(Ömer Nasûhî BİLMEN (rh.a.), Büyük İslâm İlmihâli, 285. s.)

Bir Yorum Bırak