Herhangi bir oruca kalben niyet kâfidir. Oruç için sahura kalkması da niyettir. Fakat niyetin dille yapılması menduptur. Ramazan-ı Şerifte her gün için ayrı ayrı niyet şarttır. Çünkü hergün müstakil bir ibadettir. “Ramazan orucunu tutmaya niyet ettim” denilmesi efdaldir. Akşam ezanı okunduktan sonra da ertesi günün orucuna niyet yapılır. Bu niyet kuşluk vaktine kadar uzanır.
Niyet ederken «Yarınki Ramazan-ı Şerif orucunu tutmaya niyet ettim» denilmesi efdaldir.
(B İslâm İlmihali, Ö.N. Bilmen)
***
Bir Hadîs-i Kudsî’de, Cenâb-ı Hakk (c.c.) «Ey kullarım sizin hepiniz dalâlettesiniz ancak benim hidâyet ettiklerim müstesna! Binâenaleyh Benden hidâyet isteyiniz ki, Ben de sizi hidayete nail kılayım!» buyurarak bizlere yol gösteriyor ve te’minât veriyorlar.
Gaffâr’üz-zânûb ve Settâr’ül-uyûb olan Cenâb-ı Hakk (c.c.), yine bir Hadis-i Kudsi’de: “Ey kullarım sizler gece ve gündüz dâima hata etmektesiniz! Ben ise bütün günâhları afvederim! Simdi benden mağfiret dileyiniz ki, ben de sizleri mağfiret edeyim!” buyurarak; günâhları hasenâta çevireceğini ve kullarım “sırat-ı müstakim”e döndüreceğini va’d buyuruyor.
«Celâlim hakkı için, biz bu Kuran da insanlara (muhtaç olduktan) her çeşit misali açık olarak verdik. İnsan ise, bâtıl ile düşmanlık ve münâkaşa etmekte her şeyden fazladır.» (El-Kehf Sûresi. Ayet: 54)