Hastalanmaktan veya hastalığın artmasından korkan kim-

se oruç tutmaz veya orucunu bozar. Zira Allah (cc) şöyle bu-

yurmuştur: “Sizden her kim hasta veya yolcu olursa, (tuta-

madığı günler kadar) diğer günlerde oruç tutar” (Bakara

  1. 184) Yani hasta veya yolcu Ramazanda (isterse) oruç tut-

maz. Tutmadığı günler sayısınca, diğer günlerde oruç tutar.

Yolcunun oruç tutması, tutmamasından daha iyidir. Çünkü

yolcunun oruç tutması azimettir. Azimete uymak ise, ruhsa-

ta uymaktan daha iyidir. Zira Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle

buyurmuştur: “Yolcu oruç tutmazsa, bu ruhsattır. Tutarsa,

daha faziletlidir.” Tutmaması da caizdir. Zikredilen hadîs-i

şerîfde bu hüküm yer almaktadır.

Ramazanda yolculuğa başlamak caizdir. Buna dair icmâ

vardır. Bir kimse fecrin doğuşundan (oruç başladıktan) sonra

yolculuğa çıkarsa, o gün orucunu bozmaz. Oruca başlarken

mukim olduğu için, o günün orucunu tamamlaması lâzımdır.

O orucu kendi arzusuyla iptal edemez. Bozduğu takdirde,

hem kaza ve hem de keffaretle mükellef olur. Ama hastalan-

ması halinde hüküm bunun tersinedir. Çünkü bu durumda

oruç tutmama özrü ona, ibadet edilme hakkına sahib olan

Allah (c.c) tarafından gelmiştir. (Bunun kararı, müslüman ol-

duğu bilinen uzman bir doktor tarafından verilebilir)

Hâmile veya çocuğunu emziren bir kadın çocuğunun veya

kendisinin durumundan korkarsa, oruç tutmaz. Sonradan sa-

dece tutamadıklarını kaza eder: Bu hüküm hastanın durumu-

na kıyaslanarak verilmiştir. İki mes’ele arasındaki ortak nokta;

zorluk ve zararın bertaraf edilmesidir.

Oruç tutamayan yaşlı kimse de tutmaz. Her gün için bir

fakir doyurur: Çünkü o, oruç tutmaktan âcizdir. Kaza etmesi

de umulmaz. Bu sebeple onun oruç tutma farzı ölünün ki gibi

fakire yemek yedirme şekline dönüşmüştür. Bu hususta Allah

(c.c) şöyle buyurmuştur: “Oruç tutmaya güçleri yetmeyen-

lere bir fakiri doyuracak kadar fidye gerekir.” (Bakara s. 184)

(Mevsilî, El-İhtiyar,  c.1 s. 273-274)

Bir Yorum Bırak