- Ramazanda yolculuğa çıkacak olan bir kimse, geceden
oruca niyet etmeyebilir. Ancak oruca başladıktan sonra o gün
yolculuğa çıkan kimsenin orucu bozması mubah olmaz.
- Oruç tutmamayı mübâh kılan özürlerden birisi de
hastalıktır. Hasta, nefsinin telef olmasından veya bir aza-
sını kaybetmekten korkarsa, oruç tutmayabilir. Hastalığının
artmasından veya uzayıp geç iyi olmasından korkan kimse
de, bize göre iftar edebilir. Bu durumlardan dolayı iftar eden
(orucunu bozan) kimseye, keffâret değil sadece kaza lâzım
gelir.
- Tutmamayı mubah kılan özürlerden biri de, kadının
hamile olması veya çocuk emzirmekte bulunmasıdır Hami-
le olan veya çocuk emziren kadınlar, kendi nefsinden veya
çocuklarından korkarlarsa, oruç tutmayabilirler veya iftar
edebilirler.
- Hayız ve nifas hallerinde bulunan kadınlar iftar eder-
ler. Bir kadın hayız günü diye, başladığı orucu bozsa ve o
gün hayız olmasa, bu kadına keffâret lâzım gelir. Geceden
temizlenmiş olan kadın, bir sonraki günün orucunu tutar. Bu
hayzının müddeti on gün olanlar içindir. Hayzının müddeti
on günden aşağı olan bir kadında gecenin yıkanacak kadar
bir bölümüne yetişirse, orucunu tutar. Fakat kadın yıkanma
işini bitirene kadar, fecir doğarsa; bu kadın o gün oruç tut-
maz. Bu söylediğimiz husus ise, hayız müddeti on günden
az olan kadınlar hakkındadır.
- Oruçlu bir kimse, açlıktan veya susuzluktan dolayı
helâk olacağından veya aklına noksanlık geleceğinden tec-
rübesine, bir alâmete veya müslüman bir doktorun sözüne
dayanarak korkarsa, bu kimse, orucunu bozabilir.
- Oruç tutmaya gücü yetmeyen çok yaşlı kimselere
“Şeyh-i fânî” denir. Bu durumda olan kimseler oruçlarını
yerler ve her günün orucu için bir fidye verirler.
(Fetâvâ-yı Hindiyye, 2.c., 54-51.s.)