Çok yaşlanıp, ölene kadar Ramazan orucunu veya kaza oruçlarını tutamayacak ihtiyar ve iyi olmasından ümit kesilen hasta oruç tutmaz. Fakir değilse tutamadığı gün kadar fidye verir. Bir Hadis-i Şerifte: “Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya iyi olmasından ümit kesilen hasta, fidye verir” buyuruluyor. (Nesaî)
Yaşlı olup oruç tutamayan ve iyi olmasından ümit kesilen hasta, fakir değilse her günün orucu için fidye verir. Fakir ise fidye vermez, duâ eder. Fidye olarak, her gün için bir fitre miktarı verilir. Yahut bunun kıymeti kadar altın, tutulamayan bir aylık orucun fidyesi olarak, bir veya birkaç fakire, Ramazanın başında veya sonunda verilebilir. Fakir, aldığı fidyeyi kendisi kullandığı gibi, başka birine de verebilir. Fidye verdikten sonra, oruç tutabilecek hâle gelen hasta, tutamadığı oruçlarını kaza eder.
(Nehrü’l-fâik)
Hastalık, yaşlılık gibi bir özürden dolayı ramazan orucunu tutamayan zenginin, bu durumu ölünceye kadar devam etse, fakirlere yemek verilmesini vasiyet eder. Velisi de, onun tutamadığı her oruç için, fakire fidye verir.

(Bedâyi)

BİLİYOR MUYDUNUZ?
Eğer karnı doldurmak lazımsa üçte birini yemeğe üçte birini suya üçte birini de nefes almaya ayırmak gerekir. Azap bakımından en uzun azap görecekler, en çok karnını doyuranlardır. Yediği zaman yediğiyle ibadete kuvvetlenmeye murad ederse o zaman itaat etmiş olur. Zira Cenab-ı Allâh kafirleri, faydalanmak ve nimetleri mal için yediklerinden dolayı zemmetmiştir. Şer’i doymak, midenin üçte birini doldurmaktır. Yemek yerken sol bacağı yatırmak, sağı dikmek sünnetir.
(İbni Abidin, Reddül Muhtar, c.15, s.319)