1. ÖMER (R.A.)’I AĞLATAN GÜNÂHKÂR GENCİN HÂLİ (2)

 
Hz. Ömer (R.A.), günâhkâr gencin hâlini bu şekilde haber verince Fahr-i Kâinât Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz buyurdular ki:
“-Yâ Ömer, onu içeri al; bana getir.” O genç, ağlayarak içeriye girdi ve Şefî’-i Rûz-i Cezâ ol Resûl-i Müctebâ Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz sordular:
“-Ey genç, niçin ağlıyorsun?” O genç:
“-Yâ Resûlallâh (S.A.V.) günâhlarımın çokluğuna ağlıyorum ve Cebbâr-ı Hakikî olan Allâh’ın bana gazâbından korkuyorum.” Habîb-i Kibriyâ (S.A.V.) Efendimiz, o gence sordular:
“-Ey genç, Allâh’a şirk mi koştun?” Genç:
“-Hayır, Yâ Resûlallâh (S.A.V.).” diye cevâb verince. Ol Ma’den-i İlm ü İrfân Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz buyurdular ki:
“-Allâh-ü Teâlâ, günâhları bağışlar. İsterse yedi kat gök, yedi kat yer kadar olsun. İsterse köklü dağlar misâli olsun.” bu haber-i sâdıkı dinleyen genç dedi ki:
“-Yâ Resûlallâh, benim günâhlarım yedi kat semâ yedi yer ve köklü dağlardan da büyüktür.” Bundan sonra Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz sordular ve o genç cevâb verdi:
“-Günâhın, Kürsî’den de büyük mü?”
“-Evet, Yâ Resûlallâh (S.A.V.), Kürsî’den de büyük!”
“-Allâh-ü Teâlâ, bu hâlde de günâhları bağışlar. Şimdi günâhını bana anlatabilirsin.”
“-Yâ Resûlallâh (S.A.V.), sizden utanıyorum.”
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (R.H.), Tenbîhü’l-Gâfilîn, S. 109)