İSKAT VE DEVİR
Kazaya kalmış beş vakit farz namazlarla vitir namazlarının bağışlanması umudu ile ölünün arkasından yapılan sadaka verme işlemine “İskat-ı Salât” denilmektedir. Borcu olmayanlar için de ihtiyaten yapılması uygundur. Bunun kazaya kalmış namazlar yerine geçeceği kesin olarak ileri sürülemez. Ancak böyle bir fidye vasiyeti, bir pişmanlık eseridir, bir istiğfar nişanıdır. İnşallah ilâhî azaptan kurtuluşuna sebep olur. Âlimlere göre bu iş güzel görülmüştür. (Reddü’l-Muhtâr: c. 8, s. 1)
Sıhhatsizliği sebebiyle ramazan orucunu tutamayan bir kimsenin fidye vererek oruç borcundan kurtulacağına dair dinimizde açık hüküm mevcuttur.
“Ona dayanıp kalacaklar üzerine de fidye: Bir miskin/fakir doyumu… Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır…” (Bakara s. 184)
Bu âyete dayanarak âlimlerimiz şöyle demiştir: Madem ki oruç ile fidye vermek, yemek yedirmek arasında bir denklik şeriatça sabit olmuştur. Buna göre bu denklik namaz ile fidye arasında da sabit olabilir. Eğer böyle bir denklik varsa, netice elde edilmiş olur. Değilse, namaz için fidye bir iyilik ve ihsandan ibaret kalır, iyilik ve ihsan ise, günahları giderir.  Ancak bunda bir kesinlik yoktur.
İbni Abbâs (r.a.) Hazretleri’nden rivâyet olundu. Adamın biri, Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri’ne geldi. Ve:
-”Ya Resûlullâh (s.a.v.) annem vefat etti! Ve üzerinde de bir ayın orucu vardı. Annemin yerine onun orucu(nun fidyesini) ödeyeyim mi?” diye sordu. Efendimiz (sa.v.) Hazretleri o adama sordu:
“Eğer bir kişinin senin annenin üzerinde borcu olsaydı; sen, annenin yerine o borcu ödemeyecek miydin?” Adam: “Evet (öderdim)” dedi. Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Allâhü Teâlâ hazretlerinin borcu ödenmeye en hakkı olandır!” (Buhâri, Siyam, 42)
(Ömer Faruk Hilmi, Iskat ve Devir)