Kabir ziyareti, ölümü hatırlamak ve ibret almak için müstehabdır.Kabir ziyareti hakkında müstehab olan, ziyaretçi yüzünü ölünün yüzüne, sırtını kıbleye çevirip ölüye selâm vermesi, kabre dokunmaması ve öpmemesidir; zira kabri sıvazlamak ve öpmek hristiyanların âdetindendir. (Kabirler üzerinde secde etmek veya kabre karşı secde etmek çirkin bir bid’attır.)
Muhammed b. Ahmed el-Mervezî şöyle diyor: Ahmed b. Hanbel’in şöyle dediğini duydum: “Kabristana girdiğinizde Fâtihâ Felak Nas ve İhlâs surelerini okuyunuz. Onun sevabını ölülere hediye ediniz, o sevap onlara vâsıl olur!”
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘‘Ölü kabrinde, boğulurken yardım isteyen bir adam gibidir. Ölü, babasından veya kardeşinden veya herhangi bir dostundan gelen duâyı bekler. Ona duâ geldi mi, onun için dünya ve dünyanın içindeki şeylerden daha sevimli olur. Muhakkak ki ölüler için dirilerin hediyeleri duâ ve istiğfardır.’’ (Tirmizi, Müslim)
Seleften biri şöyle anlatıyor: Bir kardeşim öldü. Onu rüyada gördüm ve ‘Kabrine konulduğun an halin nasıl oldu?’ dedim. Dedi ki: ‘Bana biri ateşten bir kıvılcımla geldi. Eğer bir duâcı bana duâ etmeseydi, zannederim ki o ateşle bana vuracaktı!’
Bişar b. Galip en-Necranî şöyle diyor: Âbide olan Rabiat’ul-Adeviyye Hazretleri’ni rüyamda gördüm. Ona çok duâ ederdim. Bana dedi ki:
– Ey Bişar b. Galib! Hediyelerin bize nurdan yapılmış tabaklar üzerinde ipekli mendillerle örtülü olarak gelir.
– Bu nasıl olur?
– Diri mü’minlerin duâsı böyledir! Diri mü’minler, ölüler için duâ ettiklerinde duâları kabul olunursa, o duâ nur tabaklarına konur. İpekli mendillerle kapatılır. Sonra ölüye getirilir ve ona denilir ki: ‘Bu falan adamdan sana hediyedir!
Bu nedenle defnedildikten sonra ölüye telkin ve duâ etmek (Fatiha okumak) müstehabdır.
(İmam Gazali, İhya-u Ulumuddin c. 4, Ölüm ve Sonrası Bölümü)