Nefis, şer içinde şerdir. Onunla cihad edersen emin olabilirsin. Neticede göreceksin ki, hayır içinde hayır oluyor. Cihad devam ettiği müddetçe onu her iyiliğe uyar bulursun. İbâdetleri hoşlukla yapmaya koyulur. Nefis, tümüyle muhalefet safında durur. Durmadan sorun çıkarır; daima karışıklık ister. Onun ıslâhını dileyen, cihad ehli olsun. Ta şerrinden emin oluncaya kadar.

Uyanmayı, ölüm anına bırakmayın; önceden uyanın. Biliniz ki, o anda uyanmanız sizi felâketin kucağından çeviremez. O (c.c.)’un huzuruna varmadan uyanın. O’nun şiddetli emirlerini duymadan gözlerinizi açın. Sonra pişman olursunuz; ama ne çare ki, faydasız olur. Acırım sana. Sözün takvâ yani kötülükten sakınmaktan açılıyor, kalbin ise fitne çıkarmaya meyyal. Şükrü dilinden bıraktığın yok ama kalbin daima itiraz halinde.. Allâhü Te’âlâ bir kudsî hadiste şöyle buyurur:  “Ey insanoğlu, iyiliğim sana daima inmekte; ama senin de kötülüklerin bana gelmekte… Bu nasıl oluyor?..”

Tam imâna sahip olan, nefis şeytanına boyun eğmez. Şahsî arzularına uymaz. Aslında imân sahibi, nefis denen bir şeye hak tanımaz. Hakkı tanınmayan ve bilinmeyen bir varlığa nasıl boyun eğilir ki?.. Hele kötülüğü herkesçe müsellem olunca… Nefsine muhalif ol. Ona uyma. Onu kuvvetle bağla, çözme. Onu hapset. Yalnız hakkı kadar ver. Fazla verme, sonra azar, baş edemezsin. Her zaman onunla mücadele et ve onu yenmeye çabala. Onun aklı yoktur. Küçücük çocuğa benzer. Gözleri de kördür. Gideceği yolu sen göster.

(Abdulkadir Geylani (k.s.), İlahi Armağan, s.23) Soru: Abdestliyken tekrar abdest almanın sevâbı nedir?

Cevap: Abdest üzerine abdest almak, nur üzerine nurdur. Eğer meclis değişmiş veya evvelki abdestle maksut olan namaz kılmak gibi bir ibadet yapılmışsa böyledir. Abdestli iken, herhangi bir ibadet yapılmadan tekrar abdest almak israftır.

Vesveseye itibar etmemelidir.

(Tahtâvî, s.45)