İki cihan saadetine kavuşmak, ancak ve yalnız Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e tâbi olmaya bağlıdır. O’na tâbi olmak için îmân etmek ve islâm ahkâmını öğrenmek, bunu hakkıyla tatbîk etmek lâzımdır. Âhirette cehennemden  kurtulmak, yalnız Nebî  (s.a.v.)’e tâbi olanlara mahsûstur. Dünyada yapılan bütün iyilikler, bütün   keşifler,   bütün   haller   ve   bütün   ilimler,   Resûlullâh sallala-hü  aleyhi  ve  sellem  Efendimiz’in  yolunda  bulunmak şartı  ile  âhirette  işe  yarar.  Yoksa,  Peygamberimiz  (s.a.v.)’e uymayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ona âhirette fayda vermez.
Allâhü  Te’âlâ  (bu  hususu  beyan  sadedinde)  şöyle  buyuruyor: “(Resulüm), şöyle de ki: “Eğer siz Allah’ı sevi-yorsanız,  hemen  bana  uyun  ki  Allah  da  sizi  sevsin  ve günâhlarınızı  bağışlasın. Zira Allah  çok bağışlayıcı,  çok merhamet edicidir.” (Âi-i imran: 31) Yine Allah (c.c.) buyuruyor: “Onun için hem Allah’a, hem de bütün kelimelerine imân getiren O ümmi peygambere, Resulüne imân edin. Ve O peygambere uyun ki doğru yolu bulaşınız.” (Araf: 158) Muhammed b. AlîTirmizîder ki: Resul (s.a.v.)’de takip edilecek örnek, O’na uymak, O (s.a.v.)’in Sünnetine tâbi olmak ve söz ve fiilde O (s.a.v.)’e muhalefeti terk etmektir. Resûlullâh (s.a.v.) Bilâl b. el-  Haris (r.a.)’e şöyle buyurmuşlardır: “Benden sonra terk edilen Sünnetimden bir Sünneti kim ihya ederse, O Sünnet ile amel edenlerin sevabından hiçbir şey noksan olmadan onların sevabı gibi kendisine sevâb verilir. Kim ki kötü  bir bid’at icâd ederse, ondan Allah ve Resulü  razı olmazlar (kitâb ve Sünnete uygun olmaz), ona  o  bid’atı  işleyen  insanların  günâhlarından  bir  şey noksan olmadan aynı günâh yazılır.”
No, 1: Bu serinin bir sonraki yaz,, 18 Ehindir
Not2: Bu gece (22 Ramazân’ı 23 Ramazân’a bağlayan gece)
Ankebût ve Rûm Sûrelerinin okunması çok faziletlidir.
Yüce   Allah   (c.c.)   buyuruyor   ki:   “Peygamberin   çağırışını, aranızda  birbirinizi  çağırış  gibi  tutmayın.  İçinizden  birbirini siper  edip  sıvışıp  kaçanları  Allah  muhakkak  biliyor.  Bunun için, Peygamberin emrine aykırı  hareket edenler, başlarına bir belâ    inmesinden,   veya   elem   dolu   bir   azaba   uğramaktan sakınsınlar.” (Nûrs.63)
“Her  kim  de,  kendisine  doğru  yol  apaçık  belli  olduktan sonra,  Peygambere  aykırı  harekette  bulunur  ve  Mü’minlerin yolundan başkasına giderse, onu, döndüğü sapıklıkta bırakırız, Âhirette de kendisini cehenneme koyarız ki o ne kötü bir dönüş yeridir” (Nisâ  115). Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdular:  “Yemin ederim ki  birçok insan (âhirette), başı boş olan hayvanın sudan uzaklaştığı gibi, benim havz-ı kevserimden uzaklaşırlar. (O benim Ashabımdan sanarak) onları çağırırım ve şöyle derim: Uyanın gelin (buraya yönelin),  uyanın  gelin,  uyanın  (buraya)  gelin.  (Onları  benim havz-ı  kevserimden  uzaklaştıranlar)  derler  ki:  Onlar  senden sonra     dinlerini    değiştirdiler.    Bunun      üzerine:     Kahrolsun cehennemlikler,         kahrolsun        cehennemlikler,         kahrolsun cehennemlikler” Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki: “Benim Sünnetimden yüz çevirenler,  benden  (benim  ümmetimden)  değildir.  Kitâb  ve Sünnette      bulunmayanı        bizim     dî nimize    kim    sokarsa,      o reddolunmuştur.”  Mikdam  (r.a.)’den  rivayet  ettikleri  Hadîs’te  şu ziyadeyi zikrettiler: “Uyan ın, Allah’ın Resulünün haram kıldığı  şey, Allah’ ın haram kıldığı şey gibidir. Resûlullâh (s.a.v.)’e, (bir hayvan) sırtında      kitâb      gelince       şöyle       buyurdular:       “Kendi peygamberlerinden başkasına veyâhûd kendilerine gönderilen kitâbdan      başka     kitaba    meyledip       kendi    peygamber        ve kitâblarından      yüz    çevirmeleri     bir   kavmin      aptallığına    ve cahilliğine yeter de artar.”  Ebû  Bekir (r.a.) şöyle buyurmuşlardır:
Resûlullâh (s.a.v.)’in yaptıklarından hiçbirini terk etmedim. Hepsini işledim. Eğer Resûlullâh (s.a.v.)’in Sünnetini terk edersem, hak ve hidâyetten sapmaktan korkarım.
Not: Bu serînin bir sonraki yazısı 5 Ekim tarihindedir.
(Kadı İyâz, Şifâ-i Şerif, 395-397.s)