Bilindiği gibi sevgi karşılıklı olur. Karşılıksız bir sevginin
sonsuza dek devam etmesi nerdeyse imkansızdır, işte
Resûllulah (s.a.v.) ile Ashâb’ı arasındaki sevgi de karşılıklı
bir sevgi idi. Nitekim, Ashâb Resûlullâh (s.a.v.)’i çok sevi-
yor, O (s.a.v.) de onları çok seviyor ve onlarla yakından il-
gileniyordu. Yüce Allah’ın işaret ettiği gibi kanatlarını adetâ
onların üzerine germişti. Onlara çok yumuşak davranıyor,
kusurlarını yüzlerine vurmadan düzeltmeye çalışıyordu,
işlerinde onlara danışıyordu. Nitekim bu durum Kur’ân’da
şöyle ifâde edilmektedir: “Allah’ın rahmeti sebebi iledir ki
sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı
yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse
onların kusurlarından geç. Onlar için mağfiret dile.
(Yapacağın) işler hakkında onlara danış.” (Âl-i İmran s.
158)
Resûlullâh (s.a.v.)’in Ashâbı’na olan düşkünlüğünü Yüce
Allah başka bir Âyet-i Kerîme’de şöyle dile getirir: “And ol-
sun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki sizi sıkan
şeyler ona çok ağır gelir; size çok düşkün, Mü’mınlere
çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe s.128)
Âyet-i Kerîme’de Yüce Allah’ın Hz. Peygamber (s.a.v.)’in
Mü’mînlere olan şefkat ve merhametini belirtirken kendi
Zâtına mahsûs iki sıfatını yâni “Rauf ve Rahîm (çok şefkatli
ve çok merhametli olan)” sıfatlarını peygamberleri arasında
sâdece Hz. Peygamber (s.a.v.) için kullanmış olması da çok
anlamlıdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) sâdece ashabını değil kendisine
inanmayanları da düşünüp, akıbetlerinin ızdırâbını içinde
duyuyor ve onların da kurtuluşa ermeleri için adetâ ken-
disini heder edercesine uğraşıyor ve didiniyordu. Nitekim
“Onlar Mü’mın olmuyorlar diye nerdeyse kendini helak
edeceksin!” (şuârâs. 3) buyurulmaktadır.
Not: Nebi (s.a.v.)’in Yüce Ahlâkı serisinin bir sonraki yazısı
3 Mayıs’tadır.
(Diyanet ilmî Dergi, Hz. Peygamber (s.a.v.) Özel Sayısı, s. 471)