Resûlullâh  (s.a.v.) bu  hususu teşvîketmişlerdir. Selef-i Sâlihîn (r.a.e.)  de  bu  yolu  takib  etmişlerdir.  Allâhü  Te’âlâ  buyuruyor  ki: “Hem   evlerinizde   oturun   ve   evvelki   câhiliyet   (zamanında süslenerek, açılıp saçılarak sokağa çıkan kadınların) çıkışı gibi çıkmayın.  Namazı  gereği  gibi  kılın.  Zekâtı  verin.  Allah’a  ve Resûlü’ne  itaat  edin.  Ey  ehl-i  beyt  (Peygamber  ailesi)!  Allah sizden sırf günâhı  gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzâb s. 33)
Nebî  (sav.)  üç  kere:  “Allah  için  ehl-i  beytime  (ihsan  etmenizi, onları hoş tutmanızı) istiyorum” buyurdular. Biz, Zeyd b. Erkâm (r.a.)’e Resûlullâh (s.a.v.)’in Ehl-i Beyti’nin kimler   olduğunu   sorunca   şöyle   cevâb   verdi:   “Alî’nin   ailesi, Ca’fer’in  ailesi,  Akî l’in  ve  Abbâs’ın  aileleri.”  Resûlullâh  (sav.) buyuruyorlar  ki:  “Ben  size  öyle  büyük  bir  şey  bırakıyorum  ki eğer siz ona sımsıkı  yapışırsanız, asla sapıtmazsınız; Allah’ın kitabı ve ehl-i beytim. Düşünün, onlar hakkında bakalım bana nasıl  uyacaksınız.  (Kur’ânı  Kerîm’e  uymak,  O’nun  emirlerini yerine    getirmek,     yasaklarından       da    kaçınmak      ile   olur. Resûlullâh (s.a.v.)’in Ehl-i Beyti’ne uymak ise, onları sevmek ile olur).”
Resûlullâh  (s.a.v.)  Efendimiz  buyuruyorlar  ki:  “Muhammed (s.a.v.)’in  hanedanını bilmek, cehennemden        kurtulmaktır. Muhammed (s.a.v.)’in hanedanını  sevmek, sırat  köprüsünden kolay  geçmeye  vesiledir.  Muhammed  (s.a.v.)’in  hanedanına yardım etmek ise azâbdan emin olmaktır.”
Ömer b. EbÛ Seleme (r.a.) der ki: ‘Ey Ehl-i Beyt (Peygamber ailesi)! Allah, sizden sırf günâhı gidermek ve sizi temiz yapmak istiyor.”  (Ahzâb s.  33) Âyet-i Celîle nazil olduğu vakit  -ki  Ümmü Seleme (r.anhâ)’nın evinde nazil oldu-  Resûlullâh (s.a.v.), Fât ıma, Hasan  ve  Hüseyin  (r.a.e.)’i  çağırdı.  Hz.  AİT  (r.a.)  de,  Resûlullâh (s.a.v.)’in  arkasında  iken  Resûlullâh  (s.a.v.)  ince  bir  bez  örterek şöyle buyurdular:
“Ey    Allah’ım!   Bunlar   benim   ehl-i   beytimdir.   Bunların günâhlarını gider, bunları temizle.”
(Kadı lyâz, Şifâ’, Şerif, 432-433.s.)