İmâm-ı ‘zam (r.a.)’e göre, Nebî (s.a.v.) Efendimiz’i sevmenin
alâmetleri şunlardır:
1. Resûlullâh (s.a.v.)’in sünnetine her hususta tam olarak ittiba
edilmelidir. “Andolsun, Allâh’ın Resûlü’nde sizin için; Allâh’a
ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allâh’ı çok zikreden kimseler
için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb s. 21)
2. Resûlullâh (s.a.v.)’in her sözü kabul edilip hükmüne uyulmalı,
her meselede Resûlullâh (s.a.v.)’in hakemliğine başvurulmalıdır.
“Allâh ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman,
hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi
işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allâh’a
ve Resûlü’ne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde
sapmıştır.” (Ahzâb s. 26)
3. İnsanlar arasında Resûlullâh (s.a.v.)’in dîni olan İslâm’ı yaymaya
ve tevhid bayrağını yüceltip, putperestliği ortadan kaldırmaya
çalışılmalıdır.
4. Emr-i bi’l ma’ruf nehy-i anil münker yapmak. Yani doğruyu
emretmeli, kötülükten sakındırmalıdır. “Siz, insanlar için çıkarılmış
en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men
eder ve Allâh’a imân edersiniz.” (Âl-i İmrân s. 110)
5. Mü’min, Nebî (s.a.v.)’in yüce ahlâkıyla ahlâklanmaya çalışmalıdır.
“Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem s. 4)
6. Nebî (s.a.v.)’e daima salât-ü selâm getirmelidir. “Şüphesiz
Allâh ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey îman
edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.” (Azhâb s. 56)
7. Nebî (s.a.v.)’in huzurunda yüksek sesle konuşmamalıdır.
“Ey îmân edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne
yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek
sesle bağırmayın, yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz
boşa gider. Allâh’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar,
Allâh’ın, gönüllerini takvâ (Allâh’a karşı gelmekten sakınma)
konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve
büyük bir mükâfat vardır. (Ey Resûlüm!) Odaların arkasından
sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. Onlar, sen
yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için
daha iyi olurdu. Allâh, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
(Hucurât s. 2-5) (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler, c.2, s. 56-60)