Medine Kadısı İbrahim b. Abdullah b. Kureym el- Ensarî der ki: “Mâlik b. Enes bir gün hadîs rivayet ederken Ebu Mazim’in yanına uğradı. Onun yanında oturmayıp geçince (bu hususu kendisine soranlara cevaben) şöyle dedi: “Oturacak bir yer bulamadım. Resûlullah (s.a.v)’in hadîsini ayakta iken de almasını (dinlemesini) çirkin gördüm (bunun için gelip geçtim).
İmam Mâlik (r.h) der ki: Bir adam İbn Museyyeb’e geldi. İbn Museyyeb uzanmış yatarken, ona hadîs sordu. Hemen kalkıp oturdu ve sorduğu hadîsi anlatmaya başladı. Bunun üzerine İbn Museyyeb’e adam şöyle dedi:
“Oturup kendini yorma”. İbn Museyyeb de şu cevabı verir: “Ben uzanmış yatarken, sana Resûlullah (s.a.v)‘den hadîs söylememi çirkin görürüm.”
Mutarrif (r.h) der ki: “İmam Mâlik (r.h)’e insanlar geldiğinde, hizmetçisi çıkar, onlara şöyle derdi: “Üstad size selâm ediyor. Hadîs mi sormak istiyorsunuz, yoksa başka konuda sorular mı sormak arzusundasınız.” (diye sordururdu). Eğer soru sormak istiyoruz derlerse yanlarına çıkardı. Hayır, hadîs sormak istiyoruz derlerse, banyoya girer, gusl ederdi. Güzel kokular sürünüp, yeni elbiselerini, cübbesini giyerdi. Sarığını da sarıp başına giyerdi. Böylece insanların yanına çıkar, kendisine hazırlanan kürsüye huşu ve hudu içinde otururdu. Hadîs-i şerifi takrir takrir bitinceyekadar buhur yakılırdı.
Başka biri der ki: Bu kürsüye ancak Resûlullah (s.a.v)’in hadîsini insanlara okurken otururdu.
Bir gün ben İmam Mâlik ile beraber Akık’a (Zat-i ırk’a yakın bir yerin adı) yürüdüm. (Yolda giderken) kendisinden hadîs sordum. Beni men’ederek şöyle dedi:
Yürürken benden Resûlullah (s.a.v.)’in hadîsinden soru sormasaydın, gözümde daha büyük olurdun”.
(Kadı İyaz, Şifa-i Şerif, s.431)