Nebi Efendimiz’in Üç Kez Beddua ettiği Günah

Nebi Efendimiz’in Üç Kez Beddua ettiği Günah başlıklı yazımızı istifadenize sunuyoruz.
Lût kavminin yaşadığı şehrin adı Sodom’un halkı, Allâh (c.c.)’un Kur’ân’ında beyân ettiği gibi erkeklere giderlerdi, oturak alemlerinde daha bir çok kötü hareketlerde bulunur, en bayağı çirkefliklerle meşgul olurlardı. Allâhü Te‘âlâ yüce Kur’ân’ının bir çok yerinde Lût kavminin kıssasını bize anlatmış ve şöyle buyurmuştur: “Vaktâ ki azâb emrimiz geldi, o memleketin üstünü altına getirdik ve tepelerine, balçıktan, pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zâlimlerden uzak değildir.” (Hud s. 83-84) Âyetteki: “Rabbinin katında hep damgalanmışlardı” yani taşlar dünya taşları cinsinden olmadığını belirleyen nişanlarla damgalanmıştı. Ve bu taşlar kimsenin tasarrufda bulunamadığı Allâh (c.c.)’un hazinelerinde saklı idiler.
Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz: “Sizin namınıza en fazla endişe duyduğum husus, Lût kavminin yaptığını yapmanızdır.” Onların yaptıklarını yapanı üç defa lânetleyerek: “Lût kavminin yaptığını yapana Allâh (c.c.) lânet etsin Allâh (c.c.) onun belâsını versin, Allâh (c.c.) ona ilensin” diye bedduâ etmiştir. Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu: “Lût kavminin yaptığını yapan kimseyi bulduğunuz vakit yapanı da, yapılanı da öldürünüz.”
İbn Abbas (r.a.)’in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: “Bir kısım adi özellikler Lût kavminin yaptığı fiillerdendir. Erkeklerin saçlarını örgü yapmaları, güvercin uçurmak, parmaklarla ıslık çalmak, yerde entarileri sürümek, içkiye devam etmek, erkeklere gitmek, hayvanları taşla öldürmek, kuşlara sapanla taş atmak. Bu ümmet de bu hasletlere bir fenâsını ilave edecek: Kadınların birbirlerine sürtmeleri (sevicilik).” Peygamberimiz (s.a.v.): “Kadınların aralarında sürtüşmeleri zinadır” buyurmuştur. İbn Abbas (r.a.): “Tevbe etmeden ölen livatacının vücudu, mezarında domuz suretine çevrilir” demiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Erkeğe giden ve kadına arka uzuvdan temas eden adama Allâh (c.c.) bakmaz” buyurmuştur.
(İmâm Şemsüddin ez-Zehebî, İslâm Şeriatinde Büyük Günâhlar, s.38-39)