Resûlullah  (s.a.v.)  ashabına  bir  hutbesinde  şöyle  bu-
yurdu:  “Ey  insanlar!  Sanki  ölüm  bizden  başka  insanlar
üzerine yazılmıştır. Sanki oradaki hak bize değil de başka
insanlar üzerine yazılmıştır. Sanki oradaki hak bize değil de
başkasına vâcib kılınmıştır. Sanki ölüler yakında dönecek
yolcularmış,  biz  de  onlardan  sonra  dünyada  ebediyen
kalacakmışız gibi onların miraslarını  yiyoruz. Her nasîhati
unutmuş ve başımıza belâların gelmesinden korkmuyoruz.
Kendi  kusurlarıyla  uğraşmaktan  başkalarının  kusurlarını
görmeyen kimseye ne mutlu! Helâl kazanan, davranışlar.
gizlide iyi olan, açıkta da faydalı ve yolu doğru olan kimseye
ne  mutlu!  Kendini  küçük  düşürmeden,  tevazu  gösteren,
malından      günâh      işlemeksizin      Allah    (c.c.)    yolunda
harcayan, din ve hikmet sâhibleriyle oturup kalkan, fakir ve
yoksullara  merhamet  eden  kimseye  ne  mutlu!  Malının
fazlasını, harcayan, fakat sözünün fazlasın, tutan, sünnete
sarılıp bidate dönmeyen kimseye ne mutlu!
Hz. Peygamber(s.a.v.), minberüzerindeydi. Ashabı da
etrafını çevirmişti. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ey insanlar!
Allah’tan gereği gibi utanın” dedi. Ashab (r.a.e.)’den
biri “Biz Allah (c.c.)’dan utanıyoruz” dedi. Hz. Peygam
ber (sav.) “Sizlerden kim Allah (c.c.)’dan utanıyorsa,
ölümü unutarak bir gece bile geçirmesin. Karnını,
kafasın, ve diğer azaların. haramdan korusun. Ölü
mü ve çürümeyi hatırlasın. Dünya süsünü terk etsin”
buyurdu. Allah’ın Resulü (s.a.v.), ayrıca; “Aza şükret
meyen bir kimse çoğa şükretmez. Halka teşekkür
etmeyen bir kimse Allah (c.c.)’ya şükretmez. Allah
(c.c.)’nun nimetlerinden bahsetmek şükürdür. Onu
terketmek de nankörlüktür. Cemaat rahmet, ayrılık
azâbdir” buyurdu. Not: Nebi (s.a.v.)’in Hutbe ve Nasihatleri
serisinin bir sonraki yazısı 27Nisan tarihindedir.
(M. Yûsuf Kandehlevî, Hayatü’s-Sahâbe, 4.c, 163-164.s)