Cemâat ile namaz kılmak sünnet-i müekkededir. Bazıları: «Cemâat ile namaz kılmak vâcibtir.» demişlerdir. Cemâatle namazın sevabı, bütün ibâdetlerden üstündür. Bu yüzden müslümanlar cemâat ile namaz kılmayı ganîmet bilmelidir.
Cemâatle namazı önemsemeyip, tek başına namaz kılması kâmil bir müslümana yakışmaz. Aksi takdirde cemâatle namazı terk edenler hakkında gelen ve azâb ile korkutan âyetlere muhatab olurlar.
Bir kimsenin cemâatle namaz kılmaktan geri kalmasını mübah kılan özürler şunlardır:
1- Teyemmümü mübah kılan bir hastalığı olmak,
2- Eli veya ayağı çapraz kesik olmak veya felçli bulunmak.
3- Şiddetli yağmur, çamur.
4- Şiddetli soğuk.ve şiddetli karanlık.
5- Can ve mal korkusu.
6- Yürümeye gücü yetmemek.
7- Âma (kör) olmak.
İnsanlar arasında imâmete layık olan sünneti en iyi bilendir. Eğer ilimde eşit iseler, Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi okuyanın İmâmlık yapması gerekir. Eğer, bu iki hususta da eşit iseler, haramlardan en çok sakınanın İmâmlık yapması gerekir. Saydığımız bu üç vasıfta da eşit iseler, yaşça büyük olanın İmâmlık yapması gerekir. Zikredilen bu dört vasıfta da eşit olurlarsa, güzel ahlâklı olup, hilm, yumuşak başlı ve haya sahibi olanın İmâmlık yapması gerekir. Saydığımız bu şeylerin hepsinde eşit olurlarsa, aralarında kur’a atılır, hangisinin ismi zâhir olursa, o kimsenin İmâmlık yapması gerekir.
Fâsık olan kimseyi İmâmete geçirmek (harama yakın bir şekilde) mekruhtur. Hanefi İmâmlarına göre, bid’atçiye uyup namaz kılmanın mekruh olmakla beraber câiz olması, o kimsenin inandığı şeyin kişiyi küfre götürme sebebi olmaması şartına bağlıdır. Bid’atçının itikadı bozuk olursa, ona uymak câiz değildir.                   (İbrahim el-Halebi, Halebî-i Sağîr, s. 413-416)