Namaz içinde, kasten selâm vermek namazı bozar (yanlışlıkla selâm vermek bozucu değildir). Çünkü o ezkârdandır. Yâni namazın rükünlerinden değildir. Selâma karşılık vermek de namazın rükünlerinden olmadığı için namazı bozar.
Bilâkis karşılık vermek konuşmak ve hitâplaşmaktır.
Mutlak konuşmak (kelâm) namazı bozar. Gerek bu kasten olsun ve gerek sehven olsun, gerek az veya çok olsun bozar.
Namaz içinde ızdırapla inlemek “âh-vâh etmek” namazı bozar. Yine, “oh” demek ağrıdan veya Cennet ve Cehennemi hatırlamaktan olursa, ikisinde de namazı bozar. “Üf” demek de namazı bozar. Namaz içinde, hastalıktan dolayı veya musibetten dolayı sesli ağlamak da namazı bozar. Namazda, Cennet ve Cehennemi hatırlamaktan dolayı ağlamak ise namazı bozmaz.
Yine namaz içinde, özürsüz öksürmek, mecbur kalmayarak, hattâ sesi güzelleştirmek için, namazı bozar. Eğer öksürmekle ağızdan harf çıkarsa, meselâ elifin fethiyle “eh” gibi veya ötresiyle “ün” gibi, namazı bozar. Eğer musallînin (namaz kılan) boğazına tükürük ve balgam toplandığı için mecbur kalırsa, aksırmak gibi, namazı bozmaz. Her ne kadar konuşmak meydana gelirse de, aksırmak namazı kesmez. Çünkü mecburî olarak meydana gelir. Namaz içinde, aksıran kimseye teşmît eylemek de namazı bozar. Teşmît (Yerhamükellâh) “Allâh sana rahmet eylesin” demektir. Namazı bozmasının sebebi şudur: Çünkü bu insan sözündendir. Zira, bununla insanlar arasında hitaplaşmak meydana gelir. Eğer bu aksıran kimse veya işiten kimse (Elhamdülillah) “Allâh’a hamd olsun.” dese, namazı bozmaz. Çünkü örfe göre cevâp değildir. Eğer aksıran kimse, kendisi için (Yerhamükellâh) “Allâh (c.c.) sana rahmet eylesin.” dese, namazı bozmaz. Çünkü (Yerhamunillâh) “Allah bana rahmet eylesin.” menzilesindendir. Bu bakımdan namazı bozmaz.
(Molla Husrev, Gurer ve Durer, s.180-186)