Zeyd bin Eslem (R.A.) şöyle der: “Resûlullâh (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdular: Ameller sevâb yönüyle beşe ayrılır:
1) Mislini getiren amel: Bir kimse amel işler, fakat bu kötü bir ameldir, buna bir günah yazılır. Bir kimse de iyilik yapmağa niyyetlenir; ama yapamaz, buna da niyyetinden dolayı bir sevâb yazılır.
2) Mûcîb amel: Bir kimsenin Allâh’a kavuştuğunda, yalnız O’nun rızâsı için ameller işlediği görülür ve buna da cennet vâcib olur. Bunun aksine bir kimse yaptığı amelde Allâh’tan gayrîyi dilemiştir. Bunun için de cehenneme girmesi vâcib olur.
3) On sevâb getiren amel: Bir kimse sâlih bir amel işlerse, ona on sevâb yazılır.
4) Yedi yüz misli sevâb getiren amel: Bir kimsenin Allâh yolunda canı ile çalışması ve malı ile sadaka vermesidir.
5) Verilecek sevâbı ancak Allâh’ın bildiği amel: Oruçtur.”
Ebû Sadaka Yemanî (R.A.) rivâyetinde: “Hz. Bilâl (R.A.), Resûlullâh (S.A.V.)’in huzûr-ı saâdetlerine dâhil oldu ki Fahr-i Kâinât (S.A.V.) Efendimiz yemek yiyorlardı. Nebî-yi Ekrem (S.A.V.):
“-Yâ Bilâl, yemeğe buyur!” Bilâl (R.A.) dedi ki: “-Yâ Resûlullâh, ben oruçluyum.” Ol Resûl-i Müctebâ buyurdular ki: “-Biz rızkımızı yiyelim; Bilâl’in rızkı cennette.” Oruçlu, yemek yiyen bir cemâatin yanında olunca bütün a’zâları Allâh’ı tesbîh eder. Melekler de o kimseye duâda bulunur.
Ebû’d-Derdâ (R.A.) şöyle demiştir: “Şu üç şey olmasaydı, yaşamağı hiç düşünmezdim: 1) Allâh için secdeye kapanıp yüzümü toprağa sürmek, 2) Uzun günlerde oruç tutmak, öyle ki açlıktan ve susuzluktan sağa ve sola sallanayım, 3) Öyle bir cemâatle oturmalıyım ki sözün en güzelini seçerler, tıpkı hurmanın en iyisini seçtikleri gibi.”
(Fakîh Ebû’l-Leys Semerkandî (R.H.), Tenbîhü’l-Gâfilîn, S. 387-389)