Mâlik oğulları’ndan Egâr (R.A.) rivâyet ediyor:
“Hz. Ebû Bekir (R.A.), Hz. Ömer (R.A.)’i “halef” ta’yin etmek istediğinde bir adam gönderip O’nu çağırttı ve Hz. Ömer (R.A.) gelince O’na: “-Senden yorucu bir işi üzerine almanı istiyorum. Yâ Ömer, Allâh’a itâatte kusur etme. O’na itâat ederken “takvâ” yolunu seç. Çünkü müttekî bir kimse, dâimâ Allâh’ın himâyesindedir. Hilâfet, ancak yapabilene vâcib olur. Kim Hakk’ı emreder, bâtılı yaparsa; kim iyiyi emreder, kötüyü yaparsa, yalanı çabucak meydana çıkar. Bu sebeble bütün amelleri mahvolur. Eğer sen Müslümânların halîfesi olursan, olabildiğince ve çok hassâs bir şekilde, onların canlarına ve mallarına dokunmamağa, nâmûslarına dil uzatmamağa çalış. Hiçbir şey, Allâh’ın yardımı olmadan başarılamaz.”
Abdullâh bin Ebû Bekr bin Muhammed bin Amr bin Hâzım (R.A.) rivâyet ediyor.
“Hz. Ebû Bekir (R.A.), Şâm taraflarına ordu göndermeğe karar verdi. Kumandanlarından ilk önce hareket eden Amr İbn-i Âs (R.A.) idi. Hz. Ebû Bekir (R.A.), Amr İbn-i Âs (R.A.)’e Filistin üzerine yürümesini emrettiler. Orduda Ensâr ve Muhâcir (R.A.)’den pek çok kimse vardı. Ordu hareket edince Hz. Ebû Bekir (R.A.) de, bir müddet, Amr İbn-i Âs (R.A.)’in yanında yürüyerek ona şu tavsiyyelerde bulundu: “-Yâ Amr, gizli ve açık her husûsta Allâh’tan kork, O’ndan utan! Çünkü Allâh, hem seni, hem de yaptıklarını görüyor. Seni, senden daha kıdemlilerin, İslâm’a senden çok hizmet edip senden daha iyi Müslümânların başına kumandan ta’yîn ettiğimi biliyorsun. Âhiret için çalışıp Allâh’ın rızâsını kazanmak isteyenlerden ol. Yanındakilere bir baba gibi davran. İnsanların gizli taraflarını araştırma, zâhirle iktifâ’ et. İşinde ciddî ol. Düşmanla karşılaştığın zaman, yiğitliğini göster, korkma! Aşırı hareket edenleri men’ et, cezâlandır. Arkadaşlarına yapacağın nasîhatler, kısa ve vecîz olsun. Sen doğru ol ki berâberinde olanlar, sana bakarak doğru olsunlar.”
(M. Yûsuf Kandehlevî (R.Aleyh),
Hayâtü’s-Sahâbe (R.A.) C. 2, S. 701-703)