Birçok kimseler bazen tebliğ cezbesine kapılarak bir müslümanın küçük düşürülmesine aldırmıyorlar. Halbuki müslümanın namusu ve iffeti çok azâmetli ve saygı değer bir şeydir. Bu bakımdan tebliğ yaparken az bir dikkatsizlikten dolayı bazen faydanın yanına zarar da karışır.

Ebû Hüreyre (r.a.)’dan, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allâhü Teâlâ dünya ve ahirette onun kusurunu örter. Bir kul din kardeşine yardımda bulundukça Allâh (c.c.) da ona yardım eder.” (Müslim)

Diğer bir hadiste, İbn-i Abbas (r.a.)’dan, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kim bir müslüman kardeşinin kusurunu örterse, Allâhü Teâlâ kıyâmet günü onun kusurunu örter. Kim bir müslüman kardeşinin kusurunu açığa çıkarırsa Allâhü Teâlâ onun kusurunu açığa çıkarır, hatta kendi evinde iken onu rezil eder” Bunun için tebliğ eden kişilerin müslümanların kusurlarını örtmeye önem vermeleri son derece gereklidir. Bundan daha önemlisi onun şerefini korumaktır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim bir müslümanın şeref ve haysiyeti ayaklar altına alındığı zaman ona yardım etmezse, Allâhü Teâlâ da yardıma muhtaç olduğu zaman ona yardım etmez.” Diğer bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.)’in mübârek sözü şöyle nakledilmiştir: “En kötü faiz, bir müslümanın şeref ve haysiyetiyle oynamaktır.” Buna benzer birçok rivayetlerde müslümanın haysiyetini zedelemeye karşı en sert ve ağır cezalar verileceği bildirilmiştir. Bu bakımdan tebliğ yapan kişilerin kötülüğü menederken başkalarının kusurlarını açığa çıkarmamaya tam bir gayretle önem vermeleri son derece gereklidir. Gizli yapıldığı bilinen bir kötülük gizlice, açıkça yapılan da açıkça nehyedilmelidir. Kısaca söylemek gerekirse kötülük muhakkâk nehyedilmelidir.

(Zekeriya Kandehlevi, Fezail-i A’mal)

Bir Yorum Bırak