Müslümânların birbirleri üzerindeki haklarından üçüncüsü: Nasihat isteyene nasihatte bulunmaktır. Bu hadîs, nasîhat is¬teyene nasihat etmenin ve onu aldatmamanın vacib olduğuna delildir. İstemeden nasihatte bulunmak menduptur. Çünkü hayra ve iyiliğe yol açar.
Dördüncüsü: “Aksırır da Allâh’a hamdederse teşmît et.” cümlesi teşmîtinin vâcib olduğuna delildir. Yani aksıran kimse “elhamdü lîllâh” diyecek, işiten de ona mukabele olmak üzere “yerhamükellâh” diyecektir. Hadîsde hamdin vâcib olduğuna delâlet yoktur. Binâenaleyh hamd menduptur.
“Biriniz aksırır da Allâh’a hamdeylerse onu işiten her Müslümâna: yerhamüke’llâh; demek vâcib olur” Bir gün Muhad¬dis Ebû Dâvud bir gemide bulunuyormuş. Derken sahilde birinin aksırdığını işitmiş; ve hemen bir dirheme bir kayık kiralayarak aksıranın yanına gitmiş; ona teşmît yaptıktan sonra tekrar ge¬miye dönmüş. Kendisine neden ta oraya kadar gittiği sorulunca:
– Olur ki o zât duâsı makbul bir kimsedir; diye cevap vermiş. Gemidekiler o akşam uyudukları vakit bir ses işitmişler. Birisi on¬lara:
– Hiç şüphe yok ki Ebû Davûd, Allâh’dan cenneti bir dirheme satın aldı; diyormuş. Nevevî; “Aksıran kimse hamdetmezse ya¬nında bulunanların bunu kendisine hatırlatması müstehâptır; bu suretle hamdeder, yanındakiler de teşmîtte bulunurlar.” der. Bu hatırlatma, emr-i bil ma‘ruf kabilinden güzel bir iş olur. Aksırma¬nın riâyeti gereken bazı âdâb vardır. Resûlullâh (s.a.v.): “Biri¬niz aksıracağı zaman hemen iki avucunu yüzüne koysun ve onlarla sesini kıssın.” buyurmuşlardır. (Hakim) Aksırık tekerrür ederse üç defaya kadar teşmît de tekrarlanır.
Beşincisi: “Hastalanırsa kendisini dolaş.” Hasta dolaşmak Müslümân’ın Müslümân üzerindeki haklarından olunca, bu bâbta hastayı tanımakla tanımamak ve akraba olmakla olma¬mak eşittir.”
Altıncısı: “Ölürse (cenazesinin) arkasından git.” emri Müslümân cenazesini tanıdık olsun olmasın teşyî etmenin lü¬zumuna delildir.”
(İbn-i Hacer Askalânî, Büluğ’ül-Meram, c.4 s.313-319)