Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur: “İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen, yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf s. 18) “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ s. 36) Resûlullâh (s.a.v.) Sahihayn’de geçen bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Müslüman, Müslümanları elinden ve dilinden selâmette kılan kimsedir. Muhacir, Allâh (c.c.)’un yasakladıklarını terk eden kimsedir.” Ebu Hüreyre (r.a.)’den şöyle rivâyet edilir: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki; “Kim Allâh (c.c.)’a ve ahiret gününe imân ediyorsa ya hayır konuşsun yahut sussun. Kim Allâh (c.c.)’a ve ahiret gününe imân ediyorsa komşusuna eziyet vermesin. Kim Allâh (c.c.)’a ve ahiret gününe imân ediyorsa misafirine ikrâm etsin.”

Yine Ebû Hüreyre (r.a.)’den şöyle rivayet edilir: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdu ki; “Kim bana iki dudağı arasındaki ile iki ayağı arasındakine kefil olursa ben de onun için cennete kefilim.” (Buhari)

Sahihayn’de İbn Mes’ud (r.a.)’den şöyle rivayet edilir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki; “Müslüman’a sövmek fasıklık, onu öldürmek küfürdür.”

Müslim, Ebû Hüreyre (r.a.)’den şöyle rivayet ediyor: Resûlullâh (s.a.v.): “Bilir misiniz müflis kimdir?” buyurdu. “Bize göre müflis, ne parası ne de malı olmayandır.” dediler. Buyurdu ki; “Şüphesiz ümmetimden müflis, kıyâmet gününde namaz, oruç ve zekâtla gelecek olan kimsedir. Ama şuna sövmüş, buna zinâ isnadında bulunmuş; şunun malını yemiş; bunun kanını dökmüş, diğerini de dövmüş olarak gelecek. Ve buna hasenâtından şuna hasenâtından verilecektir. Şayet davası görülmeden hasenâtı biterse, onların günâhlarından alınarak bunun üzerine yüklenecek, sonra cehenneme atılacaktır.”

(İbn Hacer el-Askalânî, el-İsabe (Seçkin Sahabeler), s.26-27)

Bir Yorum Bırak