Zamanımızda fıkıh kitapları kenara itilip araştırmalar da yapılmadığı için, birinin ağzından çıkan sözden veya giydiği elbiseden dolayı küfürle itham edildiği bir gerçektir. Halbuki müslümanı tekfir bizzat küfürdür. Aynı şekilde müslümanı kâfir eden birçok söz ve davranışlar da vardır ki, sık sık söylenildiği ve yapıldığı halde adam hala müslüman olduğunu iddia eder.
Hanefi Âlimlerinden rivayet ediliyor ki, kişi, onu imâna getiren şeyleri inkâr etmedikçe dininden çıkmaz. Sonra kâfir olması kesinleşirse kâfir olduğuna hükmedilir, şüpheli ise dinden çıkdığına hüküm edilmez.
Bunun için, müslüman bilinen bir insanı tekfir etmek ve kıble ehli olarak bilinenlere kâfir demek ve küfrüne hüküm vermek pek kolay bir durum değildir. Bu ve benzeri kaynaklarda denildiği gibi, meselede kâfir olduğuna dair birçok delil bulunduğu halde, kâfir olmadığına dair tek bir görüş olsa bile müslümana hüsnü zan için, müftü o tek bir görüşe uyacaktır.
İttifaken küfrü gerektiren bir davranışla mürted olan kimsenin yaptığı bütün amelleri batıl olur, karısı boş ve irtidat müddeti içerisinde meydana gelen çocukları da gayri meşrudur. Kâfir olmasında ihtilaf varsa, istiğfar edip nikâhını yenilemesi emredilir. Mürted kişi müslüman olduğu zaman karısı azlolduğu takdirde nikâhlarını yenilemeleri lazımdır. Kadın artık onunla evlenmek istemiyorsa nikâha zorlanamaz.
Yanlışlıkla küfür sözünü söyleyenler veya küfrü gerektirmeyen kebair sözü söyleyenler kâfir olmazlar. Halleri üzerinde baki ve nikâhlarının da yenilenmesi için emredilmez, lakin istiğfar etmeleri emrolunur.
İslâm’a göre bütün kâfirler tek millettir. Bir Hristiyan, Yahudi olur veya bir Yahudi, Hristiyan olursa dinden dönmüş olmaz.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.284-285)