Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurmuştur ki:
“Bir kimsenin çocuğu vefât edince, Allâhü Te‘âlâ
meleklerine buyurur:
– Siz, kulumun çocuğunun ruhunu kabzettiniz? Melekler:
– Evet, yâ Rabb kabzettik, derler. Allâhü Te‘âlâ:
– Siz kulumun gönlünün meyvesi olan ciğerparesini
mi aldınız? buyurur. Melekler:
– Evet, yâ Rabb aldık, cevâbını verirler. Allâhü Te‘âlâ:
– Kulum ne dedi? diye sorar. Melekler:
– Sana hamdetti ve İnna lillâh-i ve inna ileyh-i râciun,
dedi cevâbını verirler. Allâhü Te‘âlâ:
– Öyle ise kulum için cennette bir ev binâ edin ve
adını (Hamd evi) koyun, buyurur.”
“Karı-koca olan iki müslümânın üç çocuğu vefât
eder, onlar da sabredip Allâhü Te‘âlâ’ya hamdederlerse,
Allâhü Te‘âlâ onlara fadlı ve rahmeti sebebiyle
o ma’sumların ana ve babalarını cennete idhal eder.”
Orada bulunanlar sordular: “Yâ Resûlullâh (s.a.v.)!
Ölen çocuklar iki olursa? Resûl-i Ekrem (s.a.v.):
– İki de olsa öyledir, buyurdu. Tekrar sordular, ya bir
olursa?
– Bir de olsa öyledir, buyurdu ve devâmla: Canımı
tasarruf ve kudretinde bulunduran Allâhü Te‘âlâ’ya
yemîn olsun ki, cansız doğan düşük çocuğun anası
Allâh (c.c.)’un fadlını kazanmak ümîdiyle sabredip
Allâh (c.c.)’a hamdederse, o düşük çocuk göbeği ile
anasını cennete çeker.”
Yani o düşük çocuk bile anasına şefaat ederek cennete
alınmasına çalışır. Çünkü o da düşmeseydi müslümân
bir ferd idi. Yeter ki, yaşayan çocuklarımızı müslümân
ahlâkında yetiştirmekle İslâm ümmetini bir ferd artırmış
olalım.
(Ömer Ziyâuddin Dağıstânî, Dürretü’l-Fahîre, 116.s.)