Husûmet, malını veya maksud olan hakkını tastamam alabilmek için sözünde inat etmek, demektir.
Kişi eğer husûmetinde haksız olur veya bilgisiz dâvâlaşırsa veyahut yardımcı delil getirmekte ve hakkı izhar etmekte (gerçeği ortaya çıkarmakta) ihtiyaç vâki olmayan bir takım üzüntü verecek kelimeler karıştırır veya giriştiği mücadelede sırf hasmını kahretmek ve onu kırıp atmak niyet ve azmini taşıyorsa, böylesine bir mücadele haramdır. Ama bunların aksi, caizdir, (fakat nadirdir). Bütün bunlarla beraber yol bulunduğu takdirde husûmeti terketmek daha iyidir.
Buhâri ve Müslim’in Hazret-i Aişe (r.a.)’dan yaptıkları rivâyette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: «Allah katında erkeklerin en sevilmeyeni, en çok mücadeleci olanıdır (şununla bununla aşırı derecede münakaşa eden, haksız yere sözünde inat edendir).»
Başkasının sözüne itiraz etme konusunda mü’mine yakışan şudur; bir söz dinlediği zaman, hak olduğunu biliyorsa onu tasdik etmeli, batıl olduğunu zannediyorsa ve dinî hususlarla da ilgili değilse susmalıdır. Dinî hususlarla ilgili ise, onun batıl olduğunu meydana koymalı ve kabul olunacağını ümit ediyorsa inkâr etmelidir. Çünkü böyle yapması bir nevi kötülükten men etmek sayılır.
Beyhakî’nin Ümmü Seleme (r.a.)’dan yaptığı rivâyette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: «Hakikat, Rabbimin bana ilk ahdi (vasiyeti) ve beni ilk men’ettiği şey, — putlara ibâdetten ve içki içmekten sonra— erkeklerle çekişme ve münâkaşa etmek olmuştur.»
Tirmizî’nin Ebû Ümâme’den (r.a.) yaptığı rivâyette, Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: «Kim tezinde haksız olduğu halde îtiraz ve münakaşayı terkederse cennetin kenarında ona bir ev yapılır. Haklı olduğu halde terk ederse cennetin ortasında ona bir ev yapılır. Ve kim de münakaşa ve münazarada ahlâkını güzelleştirirse, cennetin en yüksek kısmında ona bir ev yapılır.»
(İmâm Birgivî Muhammed Efendi, Tarîkat-ı Muhammediyye, s.332-336)